Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

232 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Çocukluğunuza inelim mi :)
Günümüzde her yerde çokça duyduğumuz bu "çocukluğa inmek" sözünün en büyük müsebbibi Adler'dir. Çünkü kendisi, insanın psikolojisinin çocukluk evresinde geliştiğini, bu dönem yaşanılan deneyimlerin bizi bir hayat boyu takip ettiğini söylemektedir. Dolayısıyla kişilerin ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan kimi problemlerinin temellerini
Yaşama Sanatı
Yaşama SanatıAlfred Adler · Say Yayınları · 20182,590 okunma
··
4.281 görüntüleme
Sümeyra Özat okurunun profil resmi
Adler'e dair özet niteliği taşıyan, verimli ve güzel bir inceleme olmuş, bilişinize sağlık Gökhan Bey.. Sizin de incelemenizde bahsettiğiniz üzere Adler'i genel olarak Freud, Jung, Horney, Erikson, Fromm, Sullivan gibi diğer osikodinamikçilerden ayıran temel özelliği, biyolojik faktörlerden ziyade sosyal faktörlere yaptığı vurgudur. Her ne kadar kuramı 'Bireysel Psikoloji' adını taşısa da bireysel sözcüğüyle aslında kişiliğin biricikliğine ve bölünmezliğine vurgu yapmıştır. Kişiliğin gelişiminde sosyal faktörlerin belirleyiciliğini savunduğu için de bu isim aslında kuramının içeriğiyie paralel bir anlam taşımaktadır. Nitekim Adler için birey, ancak toplum ile iç içe geçtiği takdirde birey niteliğini kazanır. Adler, insanların yoğun bir eksiklik duygusu ile dünyaya geldiklerine İnanır ve bunu, herkeste var olan doğal bir durum olarak karşılar. Bu eksikliğin, aşağılık duygusuna yol açtığını ve bu duyguyu ödünleyebilmek için de üstünlük çabasına girişildiğini savunur. Tam bu noktada Adler, kuramında önemli bir yer tutan 'organ eksikliği' kavramını ortaya atar. Organ eksikliği kavramı ile kastedilen, vücuttaki yahut da vücut sistemlerinin birindeki gerilik veya eksikliktir (bedensel bir engel, hastalık vb). Herhangi bir organ eksikliği ile dünyaya gelen bireylerde -diğerlerinden farklı olarak- çok daha güçlü bir aşağılık duygusu ve bunu ödünlemeye yönelik çok daha güçlü bir üstünlük çabası görüldüğünü ileri sürer. Adler'in kuramı; Freud ve Jung'a nazaran daha yalın ve sınırlı ilkelere sahiptir. Tabiri caizse onlar gibi ruhun derin katmanlarına inmez. Dilinin anlaşılabilir olmasının temel sebebi de budur aslında. Adler, anlaşılabilir olması ve kişiliğin sosyal belirleyicilerine yönelik farkındalığı arttırması gibi sebeplerle psikolojiye çok önemli katkılar sunmakla birlikte kompleks ve biyopsikososyal bir varlık olan insanı, bir bütün olarak ele alma konusunda yetersiz kalıyor fikrimce. İncelemeniz vesilesiyle yazdıkça yazasım var ama daha fazla sıkmamak adına size son bir soru yönelterek sözlerimi noktalayacağım. :) Say Yayınları, psikoloji türündeki kitaplar söz konusu olduğunda öne çıkan bir yayınevi olsa da Adler'in 'Bireyi Tanıma Sanatı' kitabının çevirisini pek başarılı bulamadım ben. Üstelik pek çok yazım ve noktalama hatası barındırıyordu. Yapma Sanatı kitabının çevirmeni de aynıymış. Siz ne düşünüyorsunuz bu konuda, kitabı bu açıdan nasıl buldunuz?
Gökhan okurunun profil resmi
Keşke şunu kitap incelemesi olarak yazsanız valla :) Teşekkürler paylaştığınız için. Çeviri ile alakalı gözüme çarpan bir durum olmadı ama bir dahaki sefere yayınevine bu açıdan da bakmayı denerim. Keyifli okumalar dilerim :)
1 sonraki yanıtı göster
Behzat Aktura okurunun profil resmi
Güzel bir inceleme olmuş, tebrik ederim 👏
Gökhan okurunun profil resmi
Teşekkürler :)
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.