Cenevizli bir tüccarın ata topraklarına dönüşünü gizemli ve sürükleyici bir dil ve zekice kurgulanmış bir şekilde okudum.Tanrı’nın örtülü adının verdiği gizemi öğrenmeye çalışırken,yangın,veba,yolsuzluk,kaçakçılık,rüşvet,aşk,zina,tutku,bilgi,mucize aklınıza ne gelirse yaşayabin birinin kaleminden çıkan adeta büyüleyen ve bir an önce sonunu merak eden gözlerle okuyorsunuz.Kitapta,dünyanın sonu ile ilgili kehanette bulunulan 1666 yılına doğru gerçekleşen olayların birer işaret olup olmadığını okurken,son üç yıldır yaşadıklarımız aklıma geldi. Pandemi sebebiyle yaşadığımız onca zorluklar, günlük hayatta ,ticarette ,eğitimde,sağlıkta, eş-dost akraba ilişkilerinde yaşadığımız sıkıntılar gözümde canlandı. Ne kadar da benzettim dünyanın sonuyla ilgili kehanetlerin yaşandığı yıllara… Sabetay Sevidan tutunda sakız kaçakçılığına, ceneviz tarihinden tutunda ancak bir gezgin yaşayabileceği deniz yolculuklarına bir çok şeyi aynı anda kitapta bulabilirsiniz. Kitapta beni rahatsız eden bazı yerlerde olmadı değil. Anlatılan tüm ülkelerin vatandaşlarının ve yönetimlerinin kusursuzmuş gibi anlatılırken, Osmanlı yönetimindeki yalnızca yolsuzluklar rüşvet ve insanların düzenbazlığının konu alınması ve bunu sıkça yinelenmesi çok hoşuma gitmedi. Elbette yolsuzluklar, rüşvet, düzenbazlıklar tarihte her millette ,her devlette yerini almıştır. Yalnızca Osmanlı yönetimine has bir davranış olmayıp dönemin tüm devletlerinde yer alan bu davranışı ,yalnız Türklere aitmiş gibi anlatmak beni çok rahatsız etti.Bunun dışında Yazarın anlatırken bilgilendirme ve bir gizem oluşturarak merak uyandırma stili bu kitapta da göz önünde.Yıllar önce başlayıp yarım bıraktım bu kitabı bugün hakkıyla okuduğum için küçükte olsa bir gurur duyuyorum kendimle. Yazarın diğer kitaplarını okuyanlar bu kitabında ne kadar heyecanlı bir kitap olduğunun bilincindedir ,herkese keyifli okumalar dilerim

Yüzüncü AdAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20186,8bin okunma

·

1.327 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.