REHBERİMİZ KUR’ÂN-I KERİMKur’an, insanlığın nurudur. İnançta, düşüncede ve davranışta Kur’an’ı kendisine rehber edinen, hayatına sonsuzluğun soluğunu yerleştirmiş olur.
Kur’ân, Allah’ın bütün alemlerin terbiyecisi ve sahibi olarak konuşmasıdır. Bütün Cin ve insanlara gönderilmiş Allah’ın mesajlarıdır. Diğer bir kısmı vahiyler gibi, bölgesel veya iki kişi arasında geçen özel bir konuşma ve ilham değildir.
Kur’ân, iman hakikatlerini en nezih,en güzel, en yüce bir şekilde, beliğ bir ifade ile anlatan, içinde hiç çelişki olmayan bir irfan kitabıdır.
Kur’ân, gayb ve şehadet (görünen ile görünmeyen) alemlerinin tanıtımı, açıklaması ve Arapçaya çevrilmiş şeklidir. “Bunlar kitab-ı mühibinin (kainatın) ayetleridir. Biz onları sana Arapça olarak indiriyoruz.” (12/1)
Kur’ân, tüm insanların bütün gruplarına gelen ezelî ve ilâhi bir hutbe olduğu için herkes, her nevi derdine onda bir ilaç buluyor. Onun için Kur’ân konuları çeşitlilik arz etmektedir. Bu çeşitliliğe rağmen, dikkat edilirse Kur’ân’da bir birlik, bir düzen ve konuların ahenk devamlılığı vardır. Önemli olan arka arkaya gelen ayetlerin birbirleriyle olan ilişkisini anlayabilmek! 222’yi üç tane iki olarak değil de “ikiyüzyirmiiki” olarak okuyabilmek gibi.
İşte Kur’ân anlatıldığı gibi temel canlı yapısı ile geniş bir perspektife sahip oluşu nazara alınmazsa Kur’ân anlaşılmış olamaz. Çoğu zaman da yanlış mânâlar verilir.
Örneğin Kur’ân; ilâhi maarifi, evrensel yasaları numune olarak bir ferdin hayat
ile, bir kıssa ile anlatır. Arapçanın dil yapısı içinde ve o günkü çevrenin bildiği konularla anlatır. İndiği çağın normal beşeri vakalarına değinir. O olayların arkasındaki ilâhi hikmetleri ve evrensel ilâhi yasaları göstermiş olur.
İşte Kur’ân, Allah tarafından insan fertlerinde, toplumlarında adalet ve düzeni sağlamak için Arapça olarak gönderilen vahyler mecmuasıdır; Hz. Peygamber’in bildiği dili ve benzetmeleri kullanarak ortaya çıkan bilgi ve mesajların toplamıdır.
Kur’an; Allah’ın insanlığa armağanıdır. Mutluluğun menbaıdır. O halde bizler, bizim için indirilmiş olan o kitabı tanımalı, okumalı, öğrenmeli, anlamaya çalışmalı ve hayatımızda uygulamalıyız. Çünkü hayatımızı anlamlı kılan kitaptır Kur’an…
Hayatımıza öncülük edip, düzenimizi şekillendirmede en etkili rehber şüphesiz ki Kur’an ve mealidir. Arapçasını okuduğumuz kadar, Türkçesini de okumalı, anlamalı ve idrâk
etmeliyiz. Hiç düşündük mü? Kur’an’ı okuyoruz lâkin ne dediğini ne mesaj verdiğini anlayabildik mi? Bu konuda öz eleştiri yaparak kendimizi sorguya çekmeliyiz.
Daha bilinçli, ufuk yelpazesi geniş, öğrenmeyi, araştırmayı gaye edinmiş toplum olmak ümidiyle...
"Şunu da unutmamak gerekir ki, Kur’an’ın mükemmeliği, kusursuzluğu, taklit edilemezliği kendi diline hastır, mealine değil. Çünkü, Kur’an meali, meali yazan kişinin kendi söz dizimi ve anladığı anlamı kendi kelime inisiyatifiyle aktarmasıdır. Kur’an’ın kendisi ise, Allah’ın söz dizimidir. Bu yüzden meal, asla Kur’an’ın kendisi değildir.”