Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
Anne kedinin yavrularını yediği tarih: 3 Mayıs 1944
Eseri seneler önce okumuştum. Şimdilerde bir kez daha okudum; tarihi evrakların derlemesi niteliği taşıyan eserde sorgulananların fotoğraflarının yanı sıra evrakların aslını da görmek isterdim ancak bu konuda Yavuz Hoca pek de itina göstermemiş. Bu özensizlik önsözde de kendisini belli ediyor. Yavuz Bülent Bakiler eseri hazırlarken bence sadece 3, bilemedin 4 kişiyle görüşmüş intibaı verdi; Reşide Sançar, Filiz Tevetoğlu Ortaç, Sübidey Togan ve İsenbike Togan. Diğer kişilerin sorgu ve savunmalarına da ulaşmaya çalıştığını iddia ediyor ancak maznunlardan Fazıl Hisarcıklılar'ın soyadını, Hibetullah İtil'in hem adını hem soyadını, Hamza Sadi Özbek gibi mühim bir figürün de ikinci adını yanlış yazıyor ve bunu eser boyunca devam ettiriyor. Konya'ya konferansa geldiğinde Cemal Oğuz Öcal'ın sorgu ve savunmasının bir kopyasının bende olduğunu bunu da esere dahil etmenin güzel olabileceğini söylediğimde -evet çok iyi olur- diyor ama bu savunmayı nasıl elde ettiğimi, kendisine ulaştırmam için hangi yollara başvurmam gerektiği konusunda yılgın davranıyor. Orijinal evrakların dahil edilmeyişi, yanlış yazılan isimleri, çok aradığını ama bulamadığını iddia ettiği eksik savunmaları ile eser natamam ve özensiz görüntü çizmekten kurtulamasa da hiç şüphesiz 3 Mayıs 1944 olaylarının en önemli kaynağını teşkil ediyor. Hayri Yıldırım'ın da bu konuda bir eseri var fakat doğrusunu isteyecek olursanız Son Türkçü Atsız adındaki eserinde Dalkavuklar Gecesini tanıttığı bölümle kendisine, ilmine itimadım sıfırın bir hayli altında. Facebook hesabına göz attığımda ise her yazısının altına sanki profil onun değilmiş gibi Hayri Yıldırım yazması da narsistik olduğu izlenimini verdi. O yüzden 3 Mayıs Olayları hakkında birincil kaynak eksiklerine rağmen budur diğeri ise Çankaya'da Kabus adlı eserdir. Sorgulara göz atıldığında görülecek ki o günün hükumeti bir Vichy Fransası ve Quisling Norveç'i olmaktan ürkmüş.. Letonya'daki Arajs Kommando, Arnavutluk'taki Balli Kombetar tarzındaki örgütlenmelerin Türkiye'de de olabileceğini vehmetmiş. Savaşın Almanların lehine göründüğü yıllarda Cumhuriyet "Faşist İtalya'ya selam" sürmanşetleri ile çıkarken, darbe yapacak ve hükumeti devirerek Alman tandanslı bir yönetim oluşturacaklar suçlaması ile tabutluklara soktukları Türkçüler'den Atsız Benito Mussolini'nin "Mare Nostrum" projesine karşı "Davetiye" adlı şiiri yazarak kendisini elitist zanneden çapsız Kemalistlerden ayrılıyordu. Dava Sabahattin Ali'nin de birkaç arkadaşına anlattığı şekliyle zorla açtırılmıştır. Dahası 19 Mayıs nutku ile siyaset yargıya müdahale etmiş ve hukuk iktidarın fahişesidir sözünü doğrulayacak ilk adımlar o gün atılmıştır. Sabahattin Ali bunu bir kalem kavgası olarak sürdürüp Tan'da karşı bir cephe açmak isterken Falih Rıfkı Atay ve Hasan Ali Yücel'in teşvikleri ile dava açılmış oldu. O Atay ki senelerce milliyetçi taklidi yaptı, o Atay ki Osmanlı devrinde Cemal Paşa'nın Cumhuriyet devrinde Kemal Paşa'nın yağdanlığı olmaktan bir an geri durmadı. Ne yazık ki onun ne denli yuvarlak olduğunu gösterecek bir eser henüz meydana gelmedi ama üvey kızı Mina Urgan'ın hatıralarında bile o yuvarlaklıkları görmek mümkün. Mahşerin 3 atlısı, Milli Şef'in 3 Troykası Nevzat Tandoğan, Hasan Ali Yücel ve Falih Rıfkı Atay'ın kışkırtmaları ile başlayan bu davanın milliyetçi düşünceye ket vurduğu düşünülmese bile milliyetçileri 15 yıl boyunca sindirdiği bir gerçektir. Sabahattin Ali de Falih Rıfkı'nın bir yağdanlıktan fazlası olmadığını ileride anlayacaktı ama çok geç olacaktı. Bugün Sabahattin Ali faili meçhul bir dosyaysa bunu biraz da CHP sultasının son günlerinde aramak gerekiyor. 1944 kedinin yavrularını yediği tarihtir. Hodbin, otoriter, oligarklaşmış devlet ricalinin kendi aralarında birlik sağlayamamış temiz, fakir fakat aydın olan 23-24 milliyetçi gencin birleşip toplanarak hükumeti yıkmasından korkarak İnönü'nün "aşırı temkin" siyasetine kurban edildiği tarihtir. İbret alarak okumanız dileği ile.
Sorgular Savunmalar
Sorgular SavunmalarYavuz Bülent Bakiler · Türk Edebiyat Vakfı · 201017 okunma
·
188 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.