Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

127 syf.
7/10 puan verdi
Özgün adı The Care Manifesto olan bu kitap, kısaca kapitalizmin yarattığı atomizasyona karşı herkesin birbirini yakınından çevresine 'umursadığı', 'gözettiği' bir toplumun gerekliliğini anlatıyor. Bakım kelimesi ilk akla gelen anlamıyla kişisel bakım, sağlık bakımı gibi şeylerden ibaret olmayıp çok daha bütüncül bir 'umursama' (İngilizcede care) anlamında kullanılıyor. Tabii ki bu bakım veya umursamanın sadece kadının işi olmadığı da vurgulanıyor. Yazarlar insanların birbirleriyle karşılıklı bağımlılıklarının olduğunu ve bunun acizce ya da kötü bir şey olmadığını, aksine bunu kabullenmek ve yaşamı ve toplumu buna göre kurmak gerektiğini söylüyor. Bu toplumun eko-sosyalist, queer feminist nitelikte, insanların karşılıklı yardımlaşması şeklinde işlemesi gerektiğini de belirtiyorlar tabii. Bunun için var olan oluşumların demokratize edilmesi -devletler ve şirketler de dahil- ve kooperatifçilik, enternasyonal dayanışma gibi önerileri vardır. Tam tamına vasat bir metindir. Reel sosyalizmden kurtulamamış ve hâlâ devletten umudunu kesmemiş bu "eko-feminist," "sosyalist feministler" -artık her neyse- yine utanmadan anarşizmden kavramlar almış ve yine anarşizmi de, anarşistleri de hiçbir şekilde zikretmemişlerdir. Ayrıyeten son derece güncel bir metin olmasına karşın -covid 19 patlak verdiğinde çıkmış ve bu salgından da bahsedilmiş- yeni hiçbir şey söylememektedirler. Devletçi sosyalistlerin gerçekten yenilenecekleri an, devletçiliklerini bırakacakları andır.
·
526 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.