Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

208 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Ben, Efsane, birçoğumuzun aşina olduğu “Ben Efsaneyim” filminin öncülü olan hikâye. Film, bu kitaptan esinlenerek ortaya çıkmıştı. Kitabı okurken film ile kitabın birbirinden çok farklı olduğu fark ediliyor. Ana karakter, isim olarak aynı olsa da (Robert Neville) geri kalan tüm özellikleri filmdekinden farklı. Filmde karşımıza çıkan düzenli, asker, bilim adamı Robert yerine, kitapta bulaşıkları bile zamanında yıkamayan, evine yapmak istediği ses yalıtımını sürekli erteleyen, bilimle de alakası olmayan bir Robert var. Robert filmde siyah, kitapta beyaz. Yaratıklar kitapta vampir olarak nitelendiriliyor, sonradan filmde olduğu gibi ortada bir hastalık olduğu ve insanların tüm bu değişimine bir bakterinin sebep olduğu ortaya çıkıyor. Robert, kitapta, filmde olduğu gibi yaratıklardan saklanmıyor. Kitaptaki hikâyede vampirler Robert’ın nerede yaşadığını biliyorlar. Robert, evini sarımsaklarla donattığı için vampirler eve yaklaşamıyor. Robert ile konuşuyor, onu dışarı çağırıyor, onu tahrik etmeye çalışıyorlar. Robert, hikâyenin bir bölümünde bir köpek bulsa da, baştan beri bir köpekle birlikte yaşamıyor. Daha birçok farklılık belirtmek mümkün, bu kadar farklı bir hikâye için neden bu isim kullanılmış, bu kadar başka bir senaryo neden özgün başka bir adla çıkarılmamış pek anlaşılmıyor. Robert Neville, karısı ve kızı dahil birçok insanın hayatını alan vampirlik salgını yüzünden tek başına kalmış, evinde barikatlarla yaşayan, alkolik bir adam. Hayatını, günlerini çoğunlukla içerek, vampirlerin gece evine verdiği zararları gündüzleri tamir ederek, yetiştirdiği sarımsakları evin etrafına dizerek geçirir. Zaman zaman geri dönüşlerle karısının ölüşünü, devletin ölüleri yakmayı zorunlu hale getirdiğini, yakınlarını gömmeye çalışanları vurduklarını, Robert’ın tüm bunlara rağmen karısını gizli gizli gömdüğünü ve gömdüğünün gecesinde karısının geri gelip Robert’ın kanını emmeye çalıştığını okuruz. Robert, zamanla vampirlerin neden haçtan korktuğunu, tahta kazık saplanınca neden öldüklerini, sarımsaktan neden kaçtıklarını anlamak için araştırmalara başlar. Bu araştırmaları sırasında ortada mistik bir cezalandırma ya da antik bir ırkın olmadığını, vampirizmin basit bir bakteri yüzünden ortaya çıktığını keşfeder. Bu hastalığa yakalananlar kan ihtiyacı duymaya başlamakta, zamanla hastalık yayılmakta ve kurbanını öldürmekte, öldükten sonra da insanları sadece bakteriyi beslemek için kan ihtiyacı peşinde koşan bedenlere çevirmektedir. Hastalıktan delirme aşamasına gelmiş bazı insanların, histerik körlük adındaki psikolojik bir olgudan dolayı korkmaları gerektiklerini düşündüğü objelere karşı korku besledikleri için haç ve ayna gibi nesnelerden korktukları sonucuna varır. Bu sebeple Hristiyan bir vampirin haçtan, Yahudi bir vampirin Tevrat’tan korktuğunu görürüz. Tahta kazığın özel ve büyülü bir gücünün olmadığını, bakterinin oksijenle buluştuğunda çürümüş bedenleri ayrıştırdığını fark eder. Ortada gizemli hiçbir şey yoktur. Gözlemlediği her fenomen bilimle açıklanabilmektedir. Robert, bir sabah bahçesinde bir köpek görür. Köpek kendisinden kaçsa da, geri döner umuduyla ona yemek ve su bırakır. Haftalar boyunca köpekle aralarında güven oluşturur. Bir gün köpek tekrar geldiğinde hasta olduğunu görür ve ona bakmak için eve alır. Köpekle bir bağ kurduğu hâlde onu canlı tutmayı başaramaz, köpek bir hafta içinde ölür. Robert, yalnız geçirdiği yılların ardından, dışarıda bir kadın görür. Kadın (Ruth) kendisini gördüğünde kaçsa da yakalar ve onu eve getirir. Kadın güneşte yürüdüğü için onun vampir olmadığını düşünse de şüphelenir ve kadına sarımsak koklatır. Midesi bulanan kadın bayılacak gibi olur ve kusar. Kadın, kendini her zaman zayıf bir midesi olduğu konusunda savununca, uzun zamandır bir insanın yüzüne hasret olan Robert, ona inanmak için bahaneler bulur. Kocasıyla beraber yaşadıklarını ve kocası öldükten sonra sokaklarda kaldığını anlatan kadına bu zamana kadar bulduğu bütün bilimsel gelişmeleri anlatır. Kadın sürekli ertelemeye çalışsa da, Robert onu zorlayarak kanına bakmak istediğini söyler. Kan örneğini alır, mikroskobuna götürür ve acı gerçeği görür. Tam o sırada kafasına bir darbe alır ve bayılır. Uyandığında yanında bir mektup görür. Mektupta Ruth, bu mikrobun bulaşmış olduğu insanların güneşte yürümelerini sağlayan, kan ihtiyaçlarını karşılarken hastalığın ilerleyişini durduran bir ilaç bulduklarını ve yeni bir toplum kurmaya başladıklarını anlatır. Günü geldiğinde toplumun gelişip Robert’ı öldürmeye geleceklerini ve kaçması gerektiğini söyler. Aylar sonra gün geldiğinde yeni insanlar Robert’ın evine girer ve bir arbededen sonra onu götürürler. Robert, bu enfekte insanların kendisini idam edeceklerini Ruth’tan öğrenir. Ruth, Robert’a acısını dindirecek bir intihar hapı verir ve odasından çekilir. Robert, ayağa kalkıp dışarı baktığında, tüm bu yeni insanların ona korku ve nefret içinde baktıklarını görür. Bütün bu insanlar içinde anormal olan odur. Gündüzleri avlanan, yeni kurulan toplumun düşmanı kendisidir. Bir zamanlar insanlar için vampirler neyse, bu vampirler için kendisi odur. Bu yeni düzenin içinde, efsane olan kendisidir.
Ben, Efsane
Ben, EfsaneRichard Matheson · İthaki Yayınları · 2020662 okunma
·
222 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.