“Sokaktan geçerken, telkári ustasından duyduğum o türkü takılıyor dilime: Bu dünya bir penceredir | Her gelen baktı geçti, diye tekrarlıyorum durmadan. Felsefe bundan başka nedir ki diyorum; raf çökerten onca kitap, onca üniversite, anlı şanlı felsefe profesörleri, sözümona varlığı sorgulayanlar bundan başka bir şey söyleyebilirler mi? Ya o din âlimi geçinenler? Din alanlar, din satanlar, laf kalabalığından başka ne söylüyorlar? Onların bütün laflarını da bir Karadeniz türküsünün iki dizesi açıklıyor. Bu dünya yalan dünya / Öteki de şüpheli.”