Yazarın daha önce Güzellik Bir Yaradır kitabını okumuş çok beğenmiştim. Bu kitabı da beğeneceğimden emindim. Üstelik 
pinarliyorum tavsiye edince hiç düşünmeden atmıştım sepete.
Elime almamla kitabı bitirmem bir oldu. Kitap baştan sona ölüm kokuyor, ihanet kokuyor, sefalet kokuyor. Yıllarca eşi tarafından dayak yiyen, fakirlik içinde yaşayan bir kadın ve onun çocukları var kitapta. Yumruklarını ailesinin üstünde kullanmakta hiç tereddüt etmeyen bu adama öfke duyacaksınız okurken.
İşte bu ailede yetişen yirmi yaşındaki bir gencin cinayetiyle başlıyor kitap. Komşusunu vahşi bir şekilde öldürmüş, boğazındaki damarı ısırıp koparmıştır. Tüm köy halkı bu cinayete anlam veremez çünkü gencimiz hem çok efendi, saygılı hem de cinayet işleyecek biri değildir üstelik. Çocuğa sebebi sorulunca, içinde bir dişi kaplan olduğunu ve onu kontrol edemediğini söylüyor.
Kitap cinayetle başlayıp geçmişe gidiyor. Cinayete giden yolda adım adım elerliyor ve cinayetin işlenmesiyle kitap sonlanıyor. Neden gencimizin komşusunu öldürdüğünü okuyor, yüreğiniz burkuluyor.
Kitap çok güzeldi. Çeviri de kusursuzdu. Endonezya edebiyatını seven herkes bu kitabı okumalı. Yoksulluğu, çaresizliği iliklerinize dek hissedecek, kitapta geçen hemen hemen her karaktere yüreğiniz ezilecek, acıyacaksınız.
·
824 görüntüleme
Önerdiğim kitap beğenildiğinde mutlu oluyorum
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.