“şüphesiz biz insanı zorluk içinde yarattık." (beled, 90/4)
zorluk ve sıkıntıları kuvvetle hissettiğim bir dönemde, amcamın tavsiyesiyle kitaplığımda yer edinen mustafa ulusoy’un ‘dünyanın üç yüzü’ kitabını elime alıyor, sayfalarını inceliyor ve nihayetinde okumaya karar veriyorum. bir kaçış olarak, arayış olarak, bir teselli ve hatta belki bir destek umarak.
yakınlarımın desteğini hissedemediğim, kararlarımdan emin olamadığım bu zorlu dönemde bana yazdıklarıyla iyi geleceğini yazar mustafa ulusoy da sanıyorum ki tahmin etmemiştir.
nitekim yeni mezun bir psikolojik danışman olarak kabul ve kararlılık terapi eğitimine güç bela karar vererek başlıyorum. ardından okuduğum hiçbir kitapta adına rastlamadığım terapi yöntemi, eğitimden üç gün sonra okumaya başladığım bu kitapta karşıma çıkıyor. yazar birçok yerde ACT’e olan ilgisine, övgüsüne ve steven hayes ile olan bağına yer veriyor. içimden bir ses “eğitimi aldığın ve bu yolda olduğun için çok şanslısın. çok zaman kaybetmeden doğru terapi yöntemiyle karşılaştın” diyor bana. memnuniyet duyuyorum. en azından bu konudaki endişelerim yerini biraz olsun sükunete bırakıyor. yazılarıyla ilk kez tanıştığım bir yazar ve psikiyatristin bu yönden bana destek vereceği aklıma gelmezdi. ve tabi bunu takdir-i ilahi olarak görüyorum. hamdolsun.
yalnızca bu değil tabi. kitap çok yönden teskin edici. bir psikiyatristin gözünden ruhsal bunalımlar gayet başarılı bir şekilde analiz ediliyor, çözümler ise çok tesirli. yazarın kendi iç muhasebeleri ve sorgulamaları ardından cevapları risale’i nur’da bulması çok kıymetli, çok güzel.
okumak bir kez daha yaralarımı sarmama vesile oldu. unuttuklarımı hatırladım. aradığımı buldum. kaçtığımla yüzleştim. omzumda o’nun destek elini hissettim. teselli oldum.
bir kalbi onarmak, o kalpte o’na yer açmaktır. mustafa ulusoy’a bu anlamda teşekkür borçluyum. kalbimde o’na (c.c) yer açıldı. elhamdulillah.
o’nun isimlerinin tecellisine ayna olmak duasıyla.