Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

ALPARSLAN TÜRKEŞ'İN MEKTUBU Milli Yol'un ilk sayısından itibaren «Tarihi Vesikalar Serisi» adı ile, geçmiş günlerin bilinmeyen bazı belgelerini yayınlamaya başladık. 1. sayıda Alparslan Türkeş'in, Yeni Delhi'den, Cemal Gürsel'e yazdığı mektup yer alıyordu. 7 Eylül 1961 tarihini taşıyan bu mektup Yassıada kararları açıklanmadan önce yazılmıştı ve idam cezası verildiği takdirde, bunların hafifletilmesini istiyor, esasen 13 Kasım'da yeniden kurulan ikinci MBK'nin, idam cezalarını tasdike hukuken yetkili bulunmadığını ileri sürüyordu. Bu tarihî belgenin tam metni şöyleydi: Orgeneralim, Size asla yazmak niyetinde değildim. Fakat bugün memleketin yüksek menfaatleri bakımından bazı hususların dikkatinize sunulması zaruri oldu. Şöyle ki: Yüksek Adalet Divanı birkaç güne kadar eski iktidar mensupları hakkında hükmünü verecektir. Adaletin hükmüne müdahale etmemek ve daima hürmetkâr bulunmak şarttır. Ancak hükümlerin infazı, yurtta mevcut durumun nezaketi göz önüne getirilince ayrıca incelenmeğe değer görülmüştür. Yüksek Adalet Divanının vereceği cezalar içinde idam hükümleri bulunduğu takdirde, bunların tâdil edilerek hafifletilmesi cihetine gidilmesi çok faydalı olacaktır. Çünkü: a) İdam cezalarının infazı, 13 Kasımdan beri atılan çok hatalı adımlar dolayısıyla memlekette meydana gelmiş olan huzursuzluğu daha çok arttıracaktır. b) Ölüm cezalarının infazı, yurt dışında ve milletimiz ve devletimiz aleyhinde tepkilere yol açacaktır. c) Ölüm cezalarının infazı halinde, milletimizi bölen kin ve garez duyguları şiddetlenecek ve 27 Mayısın amacı olan milli birlik ruhunun geliştirilmesi güçleşecektir. ç) Yukarıda sıralanan mahzurlarına karşılık, cezaların infazı ile memlekete sağlanacak hiçbir fayda yoktur. Esasen siyasi suçlardan dolayı ölüm cezaları verilmesi, bugünün insanlık duygularına uymamaktadır. Buraya kadar sıralanan mütalâalara ilâveten, hukuk bakımından da şu hususların incelenmesi lüzumludur: 1. Yüksek Adalet Divanının vereceği idam cezalarının nihaî incelenmesi, bununla ilgili kanunun yürürlüğe girdiği tarihte tek meşru yasama organı bulunan 27 MAYIS MİLLÎ BİRLİK KOMİTESİ'ne aitti. II. Bugün ise yasama organı yalnız başına 13 KASIM KOMİTESİ değil, Temsilciler Meclisi ile birlikte Komiteden meydana gelen Kurucu Meclistir. III. Türk Anayasasına göre, idam hükümlerinin nihai incelemesi, Yasama organlarına aittir. Şu halde bugün Yüksek Adalet Divanının vereceği idam kararlarının yalnız 13 Kasım Komitesince incelenmesi hukukî ve meşru olamaz. Aksi halde, millet ve tarih önünde sorumlu olacağınızı hatırlatırım. Saygılarımla. Alparslan Türkeş Türkeş'in bu mektubu büyük yankılara yol açtı. Günlük gazetelerden bazıları, mektubu aynen iktibas ederek okuyucularına duyurdular. Türkeş adı yeniden ve fakat bu sefer biraz daha değişik biçimde yurt sathına yayıldı. Mecliste ve basında çeşitli yorumlara, tartışmalara yol açtı. Günlük gazetelerde de oldukça geniş reklâm yaptığımız için, Millî Yol'un ilk sayısı büyük ilgi topladı. Birçok yerde hemen bitti. O sayıyı 30 binin üzerinde basmıştık. O güne kadar çıkan bütün milliyetçi dergilerin baskı sayısını fersah fersah geride bırakmış oluyorduk. Fakat ilk sayıda Atsız'ın yazısı yoktu. Sonraki sayılarda da. Kendisine niçin yazmadığını sorduğum vakit, ilerde yazacağını, münasip bir zaman beklediğini söylüyordu. Buna rağmen, sür'atle akıp geçen haftalar arasında, Millî Yol'a hiçbir yazısı gelmiyordu. İlk sayılarda, Türkçülüğün eski kadrosundan Nejdet Sançar, Zeki Sofuoğlu, İsmet Tümtürk, Dr. Fethi Tevetoğlu ve yeni isimlerin makaleleri ile haberler ve yorumlar yer alıyordu. «27 Mayıs ve Sonrası»> başlıklı bir ifşaat serisi de ilgi çekiyordu. Ama Atsız yoktu. Halbuki bizim inancımız (bizim derken, gençleri kastediyorum) Atsız yazdığı takdirde tirajımızın sür'atle artacağı merkezindeydi. Zira satış grafiği düşüyor, 5. sayımız 22.000 basılıyordu.
·
88 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.