İnsan, ne Sartre’nin ‘annesinden kötürüm doğan bir çocuk maraton koşusunda birinci gelemiyorsa sorumlu kendisidir.’ cümlesinde belirginleşen ‘’kendi kendisinin tanrısı’’, ne de Heidegger’in ‘bu dünyaya fırlatılmış’ söyleminde görünen ‘’başıboş’’ bir varlıktır. İnsan, öfke ve şehvet dürtülerine benliğin şekillenmesinde merkezi rol veren Freud’çu perspektifin dar kalıplarına sığamayacağı gibi, Marx’ın bilimsel materyalizmine ilham veren ekonomi politiğin nesnesi de değildir…