İngiliz Edebiyatının feminist yazarı Virginia Woolf, her zaman ilgimi çeken bir yazar olmuştur. Gerek yazdıklarıyla gerekse hayatıyla dikkat çeken bir isim. Çocukluğundan itibaren psikolojik bunalımlar yaşayan Wollf, hayatı boyunca manik depresif ruh halinden kurtulamamıştır. 22 yaşından itibaren 3 defa intihara kalkıştı. Hayatının son zamanlarında iyice psikolojik bunalımlara yenik düşen yazar, yazma yeteneğini kaybettiği ve artık yeni bir fikir üretemeyeceği düşüncesiyle sık sık boğuştu. Bu düşünceler, bu stres onun ruhsal bunalımlara savrulmasına sebep oldu ve bu düştüğü buhrandan, bataklıktan çıkamadı malesef.
“Canım, yine deliriyorum, eminim bundan. O berbat dönemlerden birine daha tahammül edemeyeceğimizi hissediyorum. Bu kez iyileşmeyeceğim. Sesler duymaya başlıyorum, dikkatimi toplayamıyorum. Bu yüzden en iyisi neyse onu yapacağım… Daha fazla mücadele edemem. Senin hayatını mahvettiğimi biliyorum, ben olmazsam sen çalışabilirsin. Çalışacaksın da, biliyorum bunu. Görüyor musun, şunu bile doğru dürüst yazamıyorum. Okuyamıyorum. Hayatımdaki bütün mutluluğu sana borçlu olduğumu söylemek istiyorum… Beni kurtarabilecek biri olsaydı, o kişi sen olurdun. Her şeyimi yitirdim, bir tek senin iyi biri olduğuna inancım kaldı geride.“ 59 yıla sığdırılmış yaratıcı bir hayatın son cümleleriydi bunlar. Bu satırları yazan Wollf, 59 yaşındayken eşine hayatını daha fazla mahvedemem diye seslendiği satırları ardında bırakarak evinden ayrıldı. Evinin yakınındaki nehre ilerledi, cebini taşlarla doldurdu ve kendini soğuk nehrin sularına bırakıp, defalarca başarısız olduğu intihar eylemini bu defa başarıyla sonlandırdı.
Virginia Woolf ' un bilnç akışını en iyi uyguladığı kitaplardan biridir Mrs. Dalloway. Bilinç akışı tekniği: Karakterlerin düşünme halini okuyucuya iç diyaloglarla anlatma yöntemidir.
Bu kitapta Mrs. Dalloway' ın bir günü anlatılıyor. İngilteredeki meşhur saat kulesi Big Ben' in her çalışında başka bir karaktere geçiş yapılıyor kitapta.
Kitaptaki temalardan biri zaman demiştim. Diğer bir tema ise ölüm. Ölümden yani hepimizin kaçınılmaz sonu olandan korkmamak gerektiğini vurguluyor, hayatının her döneminde ölmek için çırpınan, sürekli intihara teşebbüs eden yazarımız. Kitapta ölüm ve yaşam iç içe geçmiş vaziyette. Aynı zamanda akıp giden anın, zamanın nasıl da her karakter tarafından farklı farklı algılandığını da görüyoruz.
Kitabın temalarından bahsettik, zaman ve ölüm diye. Ama önemli olan ana tema ve kitabın ana teması seçimlerimiz ve sonucunda vazgeçişlerimiz. Hayatlarının akışını değişerecek seçimler yapan karakterlerimiz, nelerden vazgeçtiklerinin, kendileri için doğru olduğunu sandıkları tercihlerden ne kadar emindiler, memnundular acaba?
Yazarın kaleminden bahsetmeye gerek yok. Çünkü hemen hemen her okur Virginia Woolf ' un nasıl başarılı bir anlatıma sahip olduğunu biliyordur.
Nihayet bir Virginia Woolf kitabı okumanın mutluluğunu yaşıyorum. :) Tam beklediğim gibi depresif bir ruh haliyle yazılmış, başarılı bir romandı. Her şey tek birgün içerisinde düzenlenen bir partinin hazırlıkları sırasında geçen yaşamdan, ölümden, tercihlerden, seçimlerden ibaret. Kitapta da dendiği gibi; " Her seçim bir vazgeçiş... "