Bundan yıllar önce Türk Dili dergisine verdiğim bir şiir uzun süre yayınlanmamış ve benden Türkçe olmadıkları gerekçesiyle şiirdeki “intihar” ve “ihtiyar” sözcüklerini değiştirmem istenmişti. Oysa bu sözcüklerin ses yapısı bakımından şiirin akışı içinde önemli yerleri vardı. Dilcilere göre her iki sözcüğün de Türkçeleri vardı. İntihar yerine özkıyım, ihtiyar yerine yaşlı ya da kocamış sözcükleri pekâlâ kullanılabilirdi. Ama bu sözcükler anlam boşluğunu doldursalar bile şiirde ses bakımından büyük bir göçüğe neden oluyorlardı. Şimdi “Ölümden Konuşacaktık” adlı şiirimin ilgili bölümünü alarak yorumu size bırakıyorum.
Evet sırasıdır, ölümden konuşacaktık
İntiharın ebruli ipliğiyle
Bir düğün gecesinde senin
Yakası işlemeli giysinden
Kapı kapı dolaşıp etamin ve goblen
Örtüler satan bohçacı ölümden
Boynuna taktığı eğri taneli
İki sıra inciden konuşacaktık
Seni ürküten tren sesinden
Ayı gölgeleyen tekinsiz gecede
Karşımıza apansız çıkıveren
O ihtiyar dilenciden.