Teselliden nasibim yok, hazân ağlar baharımda;
Bugün bir hânümansız serseriyim öz diyarımda!
Ne hüsrandır ki: Şark'ın ben vefasız, kansız evladı,
Serâpâ Garb'a çiğnettim de çıktım hâk-i ecdadı!
Hayalimden geçerken şimdi, fikrim hercümerc oldu,
Salahaddin-i Eyyubî'lerin, Fâtih'lerin yurdu.
Ne zillettir ki: Nâkûs inlesin beyninde Osman'ın;
Ezan sussun, fezâlardan silinsin yâdı Mevla'nın!
Ne hicrandır ki: En şevketli bir mâzi serâb olsun;
O kudretler, o satvetler harab olsun, türâb olsun!
Çökük bir kubbe kalsın ma'bedinden Yıldırım Hân'ın;
Şenâatlerle çiğnensin muazzam kabri Orhan'ın!
(...)
Dolaşsın, sonra, İslâmın haremgâhında nâmahrem...
Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!