Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sayılar yerküreyi, yerküre dediğimiz yeri (neyse o: yani karalar, denizler, körfezler, burunlar; ne varsa orda: çocuklar, adamlar, arabalar, kadınlar, evler, ölüm, ölümsüzlük, sular, ağaçlar, ovalar) ölçüp biçmeye, sıraya, düzene koymaya gelmişlerdir. Böylece de dünyamızın sınır taşları olup çıkmışlardır. Doğuştan baskıcı, buyrukçudurlar. 2 x 2 dünyanın her yerinde 4 eder. 4. Bu diktacılığı, katıcılığı sonuna değin de sürdürürler. Ya açgözlülükleri? Doymak nedir bilmezler. En başta da 10. (Ki hep el üstünde tutulmuştur.) Hırslı mı hırslıdır. 100 de öyle. (100'ün gözü karadır.) Ya 1000? Bin olmak kolay mıdır? Orda olsun durmasını bilmeli değil mi? Hayır, milyon, milyar, trilyon, katrilyon, kentilyon, aktilyon, nonilyon, desilyon vb. diye tutturur. Bu açgözlülüğün sonu yoktur. Bütün bunları sayıların doğaları gereği diye düşünemeyiz. Karl Weierstrass istediği kadar 'Tamsayıları Tanrı, gerisini biz yarattık' desin. Bu böyle de olsa, bunu hak ettiğimiz söylenemez. Eşitlikten yana değildir sayılar. Eşitsizliğin yeryüzüne yayılmasına dahası yaygınlaşmasına ses çıkarmamışlardır. ( Euklides, hey gidi Euklides ! ) Aslında sayılarla kimsenin başı hoş değildir. Hem gençlik oyunudur sayılar. Ancak gençlikte oynanır. Newton yerçekimi yasasını 24 yaşında, eliptik yörüngeyi 37'sinde buldu. 50'sinde matematiği bıraktı. Galois 21, Abel 27, Ramanudan 33, Riman 40 yaşında öldü. Tekin değildir sayılar. Bizi zıvanadan çıkarırlar, kargışlı, gözü kara yaparlar.
Sayfa 46 - Adam YayınlarıKitabı okudu
121 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.