Gönderi

520 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Harika!
SPOILER İÇERİR! Bu kitabı okumamı tavsiye eden bütün 1k Okuru arkadaşlara teşekkürü bir borç bilirim. Bu girişten sonra Kitabı naçizane incelemeye başlayabilirim. Martin Eden gerçekten insanı derinden etkileyen ve aynı zamanda düşündüren farklı ruh hallerine sokan bir kitap oldu benim için. Kitabın bitmesini istemediğimden epey bir oyalanarak okudum fakat ister istemez kitap beni oku diye bana bağırıyordu adeta. Jack London kendini bu kitapta anlatmış olabilir diye düşünüyorum. Düşünüyorum diyorum çünkü bununla ilgili bir araştırma gerçekleştirmedim. Kitabı okur okumaz düşüncelerim taze iken inceleme yazmak istedim. Konu hakkında bilgisi olanlar yorumlara yazabilir. Karşımızda genç, yirmili yaşlarda o dönemler alt tabaka olarak adlandırılan denizci (halktan biri) bir kahramanımız var. Kitabın ismi ile aynı adı taşıyan ana karakterimiz kavgacı, güçlü, yaşamını denizlerde geçiren biri. Ruth adında bir bayan ile karşılaşması sonucu hayatı tamamen değişiyor. Kitapta bahsettiği üzere "burjuvazi" ile de tanışması bu şekilde oluyor. Okumayı çok seven fakat eğitim düzeyi bir o kadar düşük olan karakterimiz Ruth'a olan aşkı sebebi ile yazmaya başlıyor. Hedefi çok büyük paralar kazanabilmek, Ruth ve ailesine talep edilen yaşantıyı sunabilmek. Azmi inanılmaz ve takdire şayan. Çalışmaktan ve denemekten asla vazgeçmeyen bir karakter karşımıza çıkıyor. Aşık olduğu kadına o hayatı sunabilmek için neler neler yapmıyor ki... Martin Eden bulunduğu sınıfın üstüne çıkmak için, büyük çabalar verirken edindiği bilgi birikimi ile kendinden üstün gördüğü kişilerin o kadar üstün olmadıklarını anlamasını sağlıyor. Hatta öyle bir noktaya geliyor ki, Ruth bile artık onun anlattıklarını anlamakta zorluk çekiyor. Büyük davetlerde bulunan kişilerin (soylu kişiler bunlar), düşünceleri sebebi ile yeterince iyi olmadıklarını düşünmesine bile sebep oluyor. Tabii bu sırada yazarlık kariyeri de son derece kötü ilerliyor. Aldığı ret cevaplarına rağmen asla pes etmiyor. Bu noktada inanılmaz bir azim savaşı görüyoruz. Yaşadığı sefaleti, açlığı an ve an hissediyoruz. Neyse ki, yazılarının ulaştığı başarı bizi birden sevindiriyor ve onunla beraber mutlu oluyoruz. Fakat bu çok uzun sürmüyor. Çünkü Martin bu sefer insanların "kıyafetleri ile ağırlandığı, sohbetleri ile uğurlandığı" gerçeği ile yüz yüze kalıyor. Onun bu şöhreti zamanında hiç yüzüne bile bakmayan, ona bir kuru ekmek bile vermeyenlerin kapısında kul köle olduğunu gösteriyor. Kitabı okurken Ruth ve ailesinden nefret ettim. Kendilerini üstün görüşleri, paranın her şey olduğu düşünceleri beni tüketti. Hatta ona iyi bir hayat yaşatamayacağını düşünen Ruth onu terk edip giderken içim cız etti. Fakat Martin Eden'nın şöhreti ile dönüş yapan Ruth ağzının payını iyi bir şekilde aldığını aşağıdaki alıntılar da görmüş olduk. "Söylemek istediğim şey şu: Beni seviyorsan, beni reddedecek kadar az sevdiğin güne göre, nasıl oluyor da şu anda beni daha çok seviyorsun? syf 457 "Ben hasta bir adamım. Hayır, bedenim değil, ruhum hasta, beynim hasta. Bütün değerlerimi kaybettim sanki. Hiç bir şey umursamıyorum. Birkaç ay önce gelseydin her şey çok farklı olurdu. Ama artık çok geç." syf. 461 Kitap beni çok etkiledi, sonu tahmin ettiğim gibi bitti. Ama bu kitabı sonuna kadar okumama asla engel olmadı. Hayatımızın bir anında hepimiz Martin gibi aşık olduğumuzu düşünmüşüzdür. O kişinin doğru ve gerçek olduğunu sanıp sonrasında gerçeklere dönmüşüzdür. Sizler neler düşünüyorsunuz, kitabı okuyan arkadaşları yorumlara bekliyorum. Sevgiyle kalın.
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202392,2bin okunma
··
832 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.