Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

266 syf.
·
Puan vermedi
Aldous Huxley tarafından 1932'de yayınlanan distopik eser. Aslında distopik mi ütopik mi olduğu, okuyan kişinin yaşamdan beklentilerine bağlı olarak değişebilir bence... Cesur Yeni Dünya'da sonsuz mutluluk, soma denilen mutluluk veren ve yan etkisi olmayan bir ilaç vardır. En güçlü insanlar diye sayılan 10 kişi vardır. Bu kişiler sorgulanamaz. Bu dünyada uykuda eğitim olur. İnsanlar sınıflara ayrılır. Çocuk sahibi olmaz , Kadınlara doğum kontrol yöntemi uygulanır ve hamile kalmazlar. Hastalık ve yaşlanma olmaz... Cesur yeni dünya tam kontrollü bir ütopyadır aslında. Savaşların, kıtlıkların, hastalıkların, suçun olmadığı, ekonomik eşitliğin olduğu, isteyenin kolayca ve istediği anda dünyanın bir ucuna gidebildiği, dileyenin arzuladığı herkesle özgürce seks yaptığı, evliliğin olmadığı gibi çocukların da bokonovski yöntemi ile bir fabrikadan çıkmışçasına çoklu ve tıpatıp aynı görünüşte dünyaya geldiği, mutluluk hapının ödül olarak herkese verildiği bir ortam düşünün. İnsanların hayatlarında şikayet edebilecekleri hiç birşey yok. Tek eksikleri mutsuz olamamak... Olaylar ise f.s. (forddan sonra) 632 yılında geçiyor. Tanrı Ford'dur Cesur Yeni Dünya'da... Aslında hep hayal edilen ve istenen bir dünyadır. Hatta bildiğimiz 'cennet' te olacağı söylenilen hayattır... Hangi ilahi dine bakarsanız bakın cennet diye vaadedilen yer, buradaki dünyaya benzer aslında. Hatta cennette de tıpkı kitaptaki gibi mutsuz olamazsınız. Cesur Yeni Dünya öyle bir dünyadır ki, insanların hepsi mutlu ve yaptıkları işten keyif alıyorlar; dert, tasa, kaygı yok... Salgın hastalıklar, savaşlar yok, insanlar kendi sınıflarında mutlular. Çünkü yazgılarını biliyorlar. Mutlu olmak için aile, birey, evlilik kavramları yok edilmiş; “herkes herkes içindir” kavramı getirilmiş... Toplum kastlara ayrılırken zeka insanların sınıfına göre az ya da çok dağıtılmış... Anlatılan coğrafya tellerle çevrilidir ve dışarda başka ilkel bir dünya da vardır. Romanın 2. Yarısında bu iki farklı “uygarlıktan” gelen kişilerin karşılaşması ve sonrasında yaşanan olaylar anlatılıyor. Bazı okurların kitaba distopya deme nedeni insanların özgürce mutsuz olamamaları. Romanın bende düşünürdükleri ise; -Dert, sıkıntı, kaygı, hastalık, yaşlılık, kötülük dolu bir hayatta her şeyin bilincinde olarak, acı da olsa özgür olarak yaşamak mı güzel?.. yoksa - Yapay da olsa, dertsiz, kedersiz, hiçbir endişe duymadan, özgürlük nedir ne değildir farkında olmadan, acı çekmeden, üzülmeden Sadece “mavi hapı” alıp bu dünyadan gelip geçmek mi? Ve ölüm korkusu da olmadan... Kitabı okurken sürekli bu 2 düşünce arasında gidip geldim. Hâlâ kararsız olmakla beraber eski hayatı bilmeksizin cesur yeni dünyada yaşayacaksam neden olmasın? Sanıyorum ki gerçek dünya beni yordu Yazar bu düşüncelerin hangisinden yana olduğunu kitabın hiç bir bölümünde belli etmiyor. Bazen vahşi olmak isterken bazen cesur yeni dünyada yaşamak isteyebiliyorsunuz. Spoiler demesek de spoilerımsı!... Kitabın konusuna gelince; kuluçkalama ve şartlandırma merkezi müdürünün çocuklara verdiği eğitim ile başlar. Sonra Cesur Yeni Dünya anlatılır. Bu dünyada toplumsal istikrar için nüfus sabit tutuluyordur. Bireyler amaca hizmet ederken zevk alacak şekilde şartlandırılır. Toplumsal mutluluk önemlidir ve bu yan etkisi olmayan, iyi hissettiren uyuşturucu maddesi “soma” ile sağlanır. Bu dünyada insan üretimi 267 günde oluyor. Bir seferde her şeyleriyle birbirlerine benzer doksan altı canlı üretilebiliyor. Üretim sırasında bireylere verilen ısı, basınç, aşı vs ile kişilerin yapısı belirleniyor; psikolojik şartlandırmaları ise hipnopedya (uykuda eğitim) ile yapılıyor. Yıllarca her gece kulaklarına uykularında yaşamlarında nasıl olmaları gerektiği söyleniyor. İnsanlar, 5 ana sınıfta (alfa, beta, delta, gama, epsilon), fiziksel özellikleri ve kaderleri belirlenerek çıkıyorlar yumurtadan. İnsanlar arasındaki “güçlü duygular” veba hastalığına benzetiliyor. Anne, baba, aile gibi kavramlar müstehcen kabul edilirken “herkes, herkese aittir” anlayışı normal kabul ediliyor. Kişilerin yalnız kalmamaları için duyusal film, engelli golf gibi aktiviteleri yapılıp; yalnız kaldıklarında ise sıkıntıya girdikleri anda “soma” adı verilen zararsızlaştırılmış uyuşturuculardan veriliyor ve kişiler zihinsel bir tatile çıkıyor. Yaşlanmıyorlar. Yapay salgılar ve aşılar ile yaşlanmayı geciktiriyorlar. 60’larına kadar çok zinde yaşayan bireyler birden ölüyor ancak hiç kimse ölümden korkmuyor. Kişiler çocukluklarından itibaren haftada üç gün “ölecek hastalar hastanesi”ne götürülerek, bireylere ölümün sıradanlığı anlatılıyor. Tabii ki bir de karşı sistem mevcuttur. Bu “vahşi ayrı bölgesi”'ndeki insanlar ıslah edilmeye layık bile görülmeyen insanlardan oluşuyor. Romanda sistemi sürekli sorgulaması ile meşhur Bernard, kız arkadaşı Lenina ile tatil yeri olarak bu vahşi bölgeye giderler. Shakespeare okuyarak büyüyen “vahşi” ile tanışırlar. Vahşi ve eski dünyada yaşamak zorunda kalan aslında yeni dünya insanı olan annesi Linda ile beraber yeni dünya’ya gelirler. Bundan sonra vahşi, yeni dünya ile eski dünya arasındaki kıyaslamayı yapar. Ben çok beğendim, çok düşündüm ve çok sorguladım. Herkesin okuması gereken bana göre "ütopya içerisinde distopya" türündeki bu kitabı mutlaka okumalısınız diyorum. Herkese tavsiye ediyorum
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,2bin okunma
·
251 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.