Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

160 syf.
8/10 puan verdi
Livaneli'nin, Serenad'ın ardından okuduğum ikinci romanıydı. Bu romanın merkezinde çekilen yerel acıların aslında birer küresel acı olduğunun okuyucuya aktarıldığını hissetmek gayet açık bir olgudan ibaret. Hümanist bir yazarın öznel düşünceleri gibi algılayarak okuyanlar için ne acıdır ki, yıllardır dibimizde olan biten acılardan bu düşünceden ötürü haberdar dahi değiliz. Bugün kendi ülkemize de sokulan Suriyeli sığınmacılar bilinen tek olgu ancak Ezidiler bu vakte kadar sanki bilinçli biçimde göz ardı edilmiş gibi geldi bana çünkü ben Ezidi olan kadın, erkek ve çocuklara sırf Ezidi oldukları için yapılan zulmü bu romandan öğrendim. Buradaki düşüncem şudur ki Suriyeliler(eli silah tutan) ümmet adı altında ülkeye sokuluyor ve muhacir kisvesiyle her menfi durum hasır altı ediliyor. Peki, sırf Müslüman olmadığı için tecavüz edilen Ezidi kadınları, kız çocukları insan değiller mi? Cevabı çok basit; Emperyalistler ve içimizdeki uydu işlevi gören iş birlikçileri 'insani dramların' kendi menfaatlerine uygun olanını vahşi biçimde pazarlıyor. Din'e hizmet diye aslında emperyalizme edilen 'ayakçılık' halktan gizleniyor, din, halka bir 'afyon' olarak sunuluyor. Sözün özü; İdeolojik düşüncelerimizi bizi kısıtlayan, bir kalıba sokan halden çıkararak tefekküre sevk eden bir araç olarak görmeliyiz. En mühimi de, toplumsal dayatma ve kalıplardan sıyrılarak yalnızca kendi inancını ve gereklerini 'ahlak' olarak gören 'kör ahlakçılık' tan benliğimizi kurtararak coğrafyamızda ve dünyada olanları sorgulayarak anlamlandırmaya çalışmalıyız... Livaneli'ye tek eleştirimse şudur ki; daha açık, tecrübelerinin de gereği olarak nokta atışı ve gerektiğinde sert bir biçimde eleştiriler yapması ki, okuyucuda geniş yelpazeye sahip sorgulayıcı ateşli bir intibah oluşsun. :)
Huzursuzluk
HuzursuzlukZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 202199,3bin okunma
·
167 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.