Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Atsız'ın Haydarpaşa Lisesi'ndeki ilk öğretmenlik yılında, bizim sınıfta edebiyat dersinden galiba sadece iki kişi kaldı. Diğerleri hep iyi not almışlardı. O iki kiși de «şâhane» tembeldi. Yani bütün dersleri kırıktı. Bu sonuçta ne iltimas vardı, ne hoşgörü. Atsız, herkese en az 5 alacak kadar edebiyat dersini öğretmişti. Atsız'ın öğretmenliğini gördükten sonra, en haylaz talebenin bile nasıl gayrete gelebileceğini, hoca iyi öğretirse dersini pekâlâ öğrenebileceğini anladım. O günden beri bol bol düşük not vererek öğrencileri kırıp geçiren, sınıfın yarısından fazlasını bırakan öğretmenlerin öğretmenliğine şaşarım. Son kanaat dönemindeki yazılı imtihanda bulunamamıştım. O yüzden, yazılıya giremeyen diğer öğrencilerle birlikte, Atsız, beni de öğretmenler odasına çağırdı ve orada imtihan etti. Soruların hepsini doğru cevaplandırdım. Nihayet, dudaklarında hafif bir tebessümle içine bakarak bir beyit yazdırdı: gözlerimin «Yüksel ki yerin bu yer değildir Dünyaya geliş hüner değildir.>> Bu beytin veznini bul bakalım. Duru bir Türkçe ile yazıldığı ve 5/5'lik hece veznine de uyduğu için şaşırmak üzereydim. Fakat, benim de aruza karşı yatkınlığım artmıştı. Kısa ve uzun heceleri çabuk bulabildim: Mef'ûlü / Mefâilün / Feûlün. - Aferin! Sana kocaman bir dokuz numara. Ama bu beyti unutma. Atsız'ın, öğrencisi Altan'ın boynuna astığı «barışseverlik» yaftasından sonra, bu ikinci târizi unutulacak cinsten değildi. Birkaç antolojiyi karıştırdım ve bu beytin nereden alınmış olduğunu aradım. Namık Kemal'in bir terkib-i bend'i idi. Cezmi romanının kahramanlarından Âdil Giray'ın ağzından söylenmişti. Bir hayli uzundu. Bana sorulanı takip eden vasıta beyitlerinden biri şöyleydi: «Yüksel ki boyun kadar kalırsın Sa'y eyle ki bîhüner kalırsın.>> Emsalim arasında hayli uzun boylu bir çocuktum. Zaman zaman o kadar uzun boylu oluşuma üzüldüğüm bile vakiydi. Atsız'ın boyumu îmâ ederek ederek bu beyti yazdırdığını, fakat beni gücendirmemek için ikinci kısmından vazgeçtiğini sezinlemiştim. Bir taraftan da, bu kapalı mesajda bir teşvik edası hisseder gibi olmuştum. O yüzden hafif bir gurur duyuyordum. İlk ders yılının sonunda Atsız'ın sevdiği, fakat güvenemediği bir öğrencisi olabilmiştim. Benim Türkçü olmayışıma biraz kızar, biraz şaşar gibi bir hali vardı. Ama doğrudan doğruya bir tesir yapmak yolunu aslâ seçmiyordu.
·
64 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.