Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bir Osmanlı insanı, ahşap yerine biraz sağlamca kârgır bır ev yaptırdığında “dünyaya kazık mı çakacaksın” diye ayıplanır. Çünkü müminin bu dünyadaki hâli, bir ağacın altında gölgelenen, sonra da oradan kalkıp giden binitli bir yolcu gibidir hadis-i şerifiyle şekillenmelidir.Müslümandan dünyaya ev sahibi gibi değil, bir kiracı gibi yerleşmesi beklenir. Eski Türk evleri, dışından sade, gosterişsiz olsa da insanı gibi içiyle apayrı bir dünya ve huzur âlemidir.Dıştan göze batmaz, hasedi üzerine çekmek istemez.İslami hassasiyet, mimaride böyle yansır. Yapılar içi ve dışıyla gösteriş için değil, ihtiyaç ve sükünet için tasarımlanır. Geçici bir hayatın gerektirdiği şekilde, savurganlık ve israftan uzak kalınır. İnsani ihtiyaçlar, makûl bir denge gözetilerek temin edilir, hazcı (hedonist) ve bencil bır konfor anlayışından kaçınılır, kadının ve erkeğin özgürlük alanını oluşturur; konfor değil, sadelik; gösteriş değil, ihtiyaca yönelik; karmaşa değil, sükünet hâkımdır. Kasvetli beton yığınlarda yaşantı yerine, eski gravürlerde görüldüğü gibi yeşillikler içinde fıtri mekanlar, inşa edilir.
Sayfa 372Kitabı okudu
··
408 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.