Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

168 syf.
·
Puan vermedi
İyi Toplum Yoktur
Çok eleştirilen bir kitap ve çok normal çünkü biz gerçekten böyle büyütülmedik, ne ailede ne de toplumda. Ataerkil bir toplum olarak kadın hep bir adım geride, her daim hizmet kategorisinde, eskisine nazaran daha çok hak ve söz sahibi olmasına hizmet yükü daha hafifletilmesine rağmen yine de konumu çok değişmiş değil, erkek ise daima daha yüce, bakıma muhtaç çocuk gibi onu vezir de rezil de eden daima kadın çünkü kendi başına bir oluşum yükleyemiyoruz kendi sorumluluğuna veremiyoruz toplum olarak dönüştüğü karakteri. Feminist değilim, bu konuda çok eleştirilsem de eşitlik yarışına da asla girmedim, yaradılış olarak fiziki olarak, beyin, düşünce, ruh yapısı olarak tamamen farklı yaratıldığım bir cins ile yarışa girmek benim için mantıklı değil. Hak yüzyıllarca erkekte kaldı kadın ezildi, kadına verildi bu sefer kadın erkeği ezmeye çalıştı, biz iki karşıt cins çok nadir örnekler dışında asla yan yana yürümeyi beceremedik hep bir güç yarışına girdik. Birimiz daha güçlü, daha haklı, daha yüce olmak zorundaydı böyle empoze edildi zihnimize. Yetiştiğimiz ortam erkeği zihnimize oturturken, medya, sosyal platformlar, güya hak hukuk savunucuları kadını erkeğin önüne geçirmeye çalıştı ve sonuç hep bir çatışma hep bir yarış. Erkeğin toplumda neden bu kadar yüceltildiği, kadının kına, düğün gibi hepimizin çok özel gördüğü günlerle aslında nasıl kurban edildiği, çocukları yetiştirme tarzımız, kadına, kız çocuklarına ailedeki, toplumdaki bakış açısı, ev işlerinden çocuk yetiştirmeye bir sürü konu üzerine fikir beyan ediyor yazar. Ve fikirleri dediğim gibi o kadar keskin ki bunu destekleyecek kadın sayısı bile çok az. Ev işi yapmıyorum diyor mesela benim görevim değil, kocama hizmet etmek zorunda değilim, çocuklarıma köle olmak zorunda değilim vs vs….Bunu okuyan birçok Türk kadını tabi ki yazara ne biçim kadın bu diyecek çünkü biz erkeğe hizmet etmek çocuğa saçını süpürge etmek üzere yetiştirildik. Ve eninde sonunda da ben senin için ne fedakarlıklar yaptım ne çileler çektim diye ahlanıp vahlanarak emeklerimizin çöp olduğunu görüp boşuna yaşadık modunda ömür tamamlıyoruz. Evet kimse kimseye hizmet etmek zorunda değil, gerçekten birebirini seven, saygı duyan insanlar birbirine yük değil yoldaş oluyor, sorumluluklarını paylaşıyor zaten, evet çocuğu doğuruyorsak ona iyi bakmak, iyi yetiştirmek, maddi manevi tüm ihtiyaçlarını elimizden geldiği kadar karşılamak onların bize verilen emanetler olduğunu bilerek bakmak zorundayız ama çocuğumuz da olsa eşimiz de olsa kul köle olmak zorunda değiliz. Yazarın birçok fikrine tamamen katılıyorum, onun gibi yaşıyor ve yapabiliyor muyum tabi ki hayır ama o yapabildiği için takdir ediyorum. Sünnet düğünlerinden bahsetmiş mesela, etrafınızda da görüyorsunuzdur sünnet adı altında yapılan düğünleri. Ortada gerçekten ufak bir cerrahi işlem var yalnızca. Neden bir erkek çocuğun penisinden alınan ufak bir deri parçası için düğün yapılır, o gösteriş, o çocuğun annesinin duyduğu gurur, yapılan o masraf ne için tam olarak ben yıllardır gerçekten çözemedim, şunun için yapıyoruz aslında diye mantıklı bir gerekçe de duymadım. Düğünler de öyle keza sırf toplum baskısıyla, güya modaya ayak uyduracağız, elalem ne der, ondan neyim eksik gibi saçma kuruntularla öyle düğünler öyle saçma şeyler isteniyor ve yapılıyor ki bir erkekle bir kadın gerçekten evlenmiyor toplumla, elalemle, eşyayla, altınla, evle, arabayla, parayla evleniyor insanlar. Gelinlik demiş örneğin siz hiç saatlerce o kadar makyajla o ağır elbiseyle çok rahat etmiş bir gelin tanıyor musunuz? Evet herkes diyecek ki adet gelenek görenek vs tamam iyi hoş isteyen yine yapsın ama gerçekten gücü yettiğince gerçekten içinden geldiği gibi gerçekten iki kişi istiyorsa yapsın, bu kadar yarış çok gereksiz, kadına ve daha çok da erkeğe zulüm. Misafire yapılan hizmetin, ikramların gereksizliğinden, kadınların el pençe hizmet yarışına girdiği erkeklerin ise oturup misafirle sohbet ettiği bir misafirlikten bahsetmiş gittiği bir ailedeki misafirlik anısıyla, yine hepimiz diyoruz ki misafir bizim için çok önemli, misafire hürmet edilir, hizmet edilir iyi tamam edelim ama misafirlik niçin yapılır?… Eskiden olan misafirliklerimize bakıyorum kendi hayatımda; annem çayın yanına kek çırpardı hemen ya da babam gider bisküvi kurabiye vs ufak tefek şeyler alırdı ve gelen misafirle birlikte kadın erkek saatlerce oturulur sohbet edilirdi, bizde gelen çocuklarla doyasıya oynardık keza gittiğimiz evlerde de öyle. Onlarca çeşitten oluşan menülerle hazırlık yapmazdık, kusur bulamasınlar diye kusursuzluk yarışına girmezdik misafire dört dörtlük hizmet edeceğiz diye kendimizi parçalayıp misafirliği yorgunluğa eziyete dönüştürmezdik yani benim büyüklerim yapmazdı. Şimdi birçok ailede durum hizmet yarışından gösteriş yarışından ibaret ve misafirlik gerçekten muhabbet değil eziyet artık. Annemden gizli saklı kedi beslerdim çünkü annem çok titizdi, eğer yakalanırsam elimin derisi soyulana kadar başımda bekletip yıkatırdı, küçük yaşlardan itibaren evin işi hep bana ve ablama aitti çünkü yaptığım annemeyse öğrendiğim kendimeydi:) öyle ki mutfakta bulaşık falan bırakır uyursam gece uykudan uyandırırdı annem yıkatıp öyle yatmama izin verirdi, çok hamaratım diye övünürdü hep, öyleydim de ama istediğimden değil çocuğum çünkü, öyle olmam gerekiyordu, çünkü annem titizdi, çünkü kızlar hep iş yapmak zorundaydı, çünkü toplum bizden hizmet bekliyordu, hamaratlık bekliyordu. Dedem yüz yaşında öldü anneannem hâlâ sağ ve annem asla onların yanında kızım diye hitap edemezdi hep azarlayarak farklı şekillerde seslenirdi çünkü anne babanın yanında çocuğuna kızım, oğlum diye seslenmek, çocuğunu sevmek ayıptı. Bunları annemi kötülemek için söylemiyorum, o benim hayatta kalan tek varlığım sadece o öyle yetişmişti öyle öğrenmişti, onun doğruları onlardı ve bizi de öyle yetiştirmek zorundaydı başka türlüsünü bilmiyordu çünkü. Çerkez kadınlardan bahsetmiş yazar eşlerinin isimlerini söylemeleri ayıpmış…. Çünkü onlar da başka türlüsünü bilmiyorlardı. Ve çocuklar. Çocukları kendi kalıplarımızla yetiştirirken yaptığımız hatalar, iyi zannettiğimiz kötüler, şekillenmiş, oturtulmuş bir tarzımız olduğu için başta insan gerçekten sorguluyor ama düşününce evet aslında ne kadar yanlış diyorsunuz. Tabi önyargısız, kalıplarımıza takılmadan okumak lazım. Dediğim gibi kendim Nihan hanım gibi yaşamıyorum ama o zincirlerini kırdığı için de kesinlikle kınamıyorum, takdir ediyorum, kadın ya da erkek eğer okuyacaksanız gerçekten tepkiyle değil de mantıklı ve adaletli düşünerek okumalısınız. Bir tarafın hüküm sürüp diğer tarafın ezildiği bir toplumda biz kadın ve erkek iki karşıt cins yan yana yürümeyi beceremediğimiz hep peşimizde bir hizmetkar beklediğimiz sürece toplum olarak da bir yere varacağımız yok. Yazar geçmişten bu yana kadın daha çok ezildiği için haklı olarak yalnızca kadınlar üzerinden gitmiş ama erkeğin de kadın tarafından ezildiği, kullanıldığı çok fazla insan biliyorum. Diğer kitaplarından çok fazla alıntı yapmış evet orda onu anlattım burda bunu anlattım diye çok fazla ara var bunlar gereksizdi zaten anlatmak istediğini gerçekten anlayabilen diğer kitapları da okuyacaktır mutlaka. Aslında çok fazla şey söylemek istiyorum kitaptaki konularla ilgili ama çok uzun oldu farkındayım:) Son olarak kitabı buradan bir okurun tavsiyesiyle almıştım bu vasıta ile kendisine de çok teşekkür ediyorum. Keyifli okumalar diliyorum
İyi Toplum Yoktur
İyi Toplum YokturNihan Kaya · İthaki Yayınları · 20192,961 okunma
··
943 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.