Her kitapseverin aklında "Elimde şöyle sihirli bir değnek olsa da istediğim zaman bazı kitapları hiç hatırlamayacak şekilde hemen silsem hafızamdan " gibi bir hayal geçer. Çünkü çok büyük bir manevi iştahla emdiği, keyif aldığı bir kitaptan aynı hazzı aynı keyfi bir daha alabilmek için; İşte İsyan Günlerinde aşk kitabı da benim için bir dileğin gerçekleşmesi oldu.Yillar önce büyük bir keyifle okuyup etkilendiğim bir kitaptı. Yıllar geçtikçe haliyle unutmuştum ama nedendir bilmem bir türlü ikinci kez okumaya yeltenemedim , acaba okuduğumda yeniden hatırlar miyim, ya da ilk okumadan aldığım tadı alamayıp, kitabı yarıda bırakır mıyım gibi nedenlerleden yazarın acaba başka hangi kitaplarını okuyabilirim diye 1000k'ya baktığımda "İsyan günlerin aşkı" kitabının aslında"Kılıç Yarasi Gibi" kitabının devamı olduğunu okuduğumda "Kılıç Yarası Gibi" kitabına başladım. Büyük bir iştahla okumaya başladım ve bitirdiğimde hemen"Isyan Günlerinde Aşk"kitabını başladım. yıllar önce okuyupta almış olduğum o inanılmaz keyifi bir daha aldım.
Altan anlaşılır, sürükleyici bir dil kullanmanın yanında bazen gereksiz ayrıntı ve tekrarla düştüğünü söylemem herhalde ondan bir şey eksiltmez.
II. Meşrutiyet'in ilanından 31 mart İsyanı ve sonrasında yaşanan tarihi olayların gerçekliğini, insan ve durum tahlilerini en güzel şekilde kurgulayarak yazılan bir roman Isyan Günlerinde Ask.Her okuyanın kendisini etkileyecek bir karekteri bulamama olasılığı yok:
Özellikle günümüz durum ve şartlar göz önüne alındığında işte gerçek bir din adamı böyle olur diyebileceğimiz Şeyh Yusuf, zor günlerde nasıl dost olması gerektiğini gösteren vefalı Reşit paşa, inandığı değerler de olsa hiç çekinmeden doğruya doğru yanlışa yanlış diyebilen korkusuz Ragib, Güzellikleriyle, hasetleriyle eşlerine cehennemi yaşatan Mirisah sultan ve Mehpare hanım, aradığı insanları gerçek hayatta bulamayıp kitap sayfalarında bulan Dilevser, içinde gel-gitler yaşayan Hikmet bey, kızgınlık ve kırgınlığı merhametle örten Rukiye, Beni de en çok etkileyen ve gün boyunca tesiri altında bırakip düşündüren hayatın acımasızlığıni gösteren Hediye. Özelikle son kısımda geçen şu alıntı çok tesir etti :
"Bir keresinde Osman'a, ‘Eğer hayatım, kırılacak bir eşya, bir bardak ya da bir vazo, ne bileyim öyle bir şey olsaydı eğer, bunu tutması için Hediye'ye verirdim,’ demişti, 'ondan başka herkes, bir dalgınlık anında onu bir yerde bırakabilir, düşürebilir, bir acı duyduğunda elinden atabilirdi ama o, hiçbir zaman, hiçbir şartta onu elinden bırakmazdı.
Osman, ölülerin derdini dinleyen günümüzün Osmani ve daha niceleri... Kitabı okuduktan sonra YouTube de bulunan 31 mart vakası ile ilgili şu video'yu(youtu.be/E4sGd2r1-8M) ve kitabı şiddetle tavsiye ederim. İyi okumalar.