Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

235 syf.
9/10 puan verdi
·
32 saatte okudu
Kitap, 16. yüzyılda Avrupa'yı saran Reform esnasında Jean Calvin isimli bir diktatör ve Sebastian Castellio isimli bir din adamı/düşünürün mücadelesini anlatıyor. Aslında esere ikisinin de biyografisi gözüyle bakabiliriz, özellikle Calvin'in Castellio dışındaki hayatı ve eylemleri de çokça anlatılıyor. Dönem hakkında kendi bildiklerim ve öğrendiklerimle kitabı size aktarmaya çalışayım. Reform hareketi, başını Martin Luther'ın çektiği; dönemin kilisesine ve din adamlarına karşı bir başkaldırı sayılabilir. Devamında bu yolda yürüyenler Protestan mezhebini oluşturmuş ve günümüze kadar gelmişler. Calvin de bu hareketin içinde yer alan bir din adamı, işine gayet barışçıl ve başarılı şekilde başlasa da yıllar geçtikçe insanlar Calvin'in baskıcı tarafını görmeye ve zulmünü çekmeye başlıyorlar. Karakterini bir cümlede özetlemem gerekirse sadece kendi fikrine inanan, karşı çıkanı cezalandıran, sabit fikirli, idealist bir adam. İlk başta Cenevre'nin yönetimine geçiyor ve insanlar pek memnun olmadığı için kovuluyor, devamında insanlar resmen yalvararak geri dönmesini sağlıyorlar ve Calvin, bütün şehirden intikamını alır gibi tarihin en baskıcı yönetimlerinden birini oluşturuyor. Ait olduğu Protestanlar bile ondan çekiniyor fakat kimsenin ona karşı çıkmaya gücü yetmiyor, bir adam hariç. Castellio ise başta da dediğim gibi bir düşünür ve din adamı. Dönemin insanlarına göre en büyük farkı ise hümanist olması ve diğer din adamlarının söylemlerine ve koydukları haksız kurallara cesurca karşı çıkabilmesi. Calvin yönetiminin en başından beri sıkıntılı olduğunu anlayan bu adam, nihayet onunla karşılaşma fırsatı buluyor ve çabasını kitabın sonuna kadar sürdürüyor. Tahmin edebileceğiniz gibi bu çatışmalarda Calvin ve yandaşları yönetim gücünün verdiği güvenle bütün hakaret ve itirafları sıralarken Castellio daima akıl yoluyla ve kibarca konuşmayı sürdürmeye çalışıyor; buna rağmen zorbalık, tarih boyunca olduğu gibi tekrardan vicdanı yeniyor. Spoiler olmaması adına detaylara inmek istemiyorum ama değinmem gereken bir karakter daha var; Miguel Serveto. Kendisi, aynı dönemde hem engizisyoncu Katoliklere, hem de Calvin gibi kişilikleri barındıran Protestanlara başkaldırıyor ve tahmin edileceği şekilde yakılarak idam ediliyor. Fakat bunun sebebi adamın sunduğu fikirler falan değil, kitabın zorbası Calvin'in bizzat adamı düşman olarak görmesi ve kanunsuz bir biçimde yaktırması. Zaten işlerin çığrından çıktığı nokta da burası oluyor, yıllarca düşüncelerini kendine saklayan Castellio nihayet tekrardan Calvin'in karşısına çıkıyor. Bu kısmın başladığı hoşgörü manifestosu bölümü ve devamındaki vicdan-zorbalık çatışmasının işlendiği bölümler kesinlikle kitabın en vurucu kısımlarıydı. Her ne kadar Serveto biraz bilinçsiz davransa da yaşamının son zamanları ve ölümü çok trajikti, üzerinden beş yüz yıl geçmesine rağmen hala düşünce özgürlüğünün tam olarak sağlanamamış olması ise insanlığın aslında pek de ilerleyemediğini gösteriyor. Genellikle tarihe ve tarihi olayları konu alan kitaplara pek ilgim yok fakat Zweig'ın yeteneğiyle böyle etkileyici iki adamın öyküsü buluşunca mükemmel bir kitap ortaya çıkmış. Kendisinin okuduğum ikinci biyografi kitabı bu oldu (birincisi için;
Üç Büyük Usta
Üç Büyük Usta
) ve kesinlikle devam etmeyi düşünüyorum. Castellio, günümüze kadar ifade özgürlüğünü temsil eden büyük isimlerden birisi olmuş ve açıkçası tanıdığım için mutlu oldum. Sanırım kitabı da dönem hakkında az çok bilgisi olan ve biyografi okumayı seven kişilere önerebilirim. Başka kitaplarla görüşmek üzere.
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'e
Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvin'eStefan Zweig · Can Yayınları · 20201,792 okunma
·
774 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.