Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

456 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Selam olsun sana Salah Birsel! Hatırlayanlar var mı bilmem ama 2020 yılında mükemmel bir atak yaparak Mayıs'ın sonundan Haziran'ın ortalarına kadar Salah Birsel okuma etkinliği yapmıştık. Adeta bir ralli gibi geçen sürecin ardından bazı kitaplar ayırmıştım. Bunlardan birisi de Salah Bey Tarihi olarak 3 kitapta da toplanan ve merakla beklediğim Kahveler Kitabı, Ah Beyoğlu Vah Beyoğlu ile Boğaziçi Şıngır Mıngır kitaplarıydı. Serinin tamamını elde ettiğimde ise artık daha fazla neyi bekliyordum ki? Diğer incelemelere de bu paragrafı bilgilendirme amaçlı ekleyeceğim. Ayrıca hem eski hem yeni baskısı elimde mevcut, isteyenler olursa adresi biliyorsunuz arkadaşlar. Sergüzeşti Nono Bey ve Elmas Boğaziçi kitapları ile İstanbul - Paris kitabı serinin devam ve son kitapları. Ayrıca belirtelim. Önceki kitabı yazar da çok beğenmedi herhalde. Resmen intikam alır gibi kitap yazmış adam. Tabii iyi yapmış diyeceğiz. Epey yazı var içinde ve yok bile yok derler ya hani, yok bile var bu kitapta öyle yani. Osmanlı döneminin İstanbul’una harika bir bakış açısı var burada. Özellikle Hamid’in neredeyse peçeteyi icat etmeye çok yaklaşması (bir de yemek ve pilav muhabbeti burada var acayip güldüm, bunu yapan bir tanıdığım var çünkü) ve kilolarca hatta tonlarca gelen yemeklere rağmen Fransız elçisinin sadece pilavla ağırlanmasına kadar pek çok güldürü var. Hele ki Lagari Hasan Çelebi’nin yaptıkları ise çok anlamlı. Daha pek çok örnek var burada. Ağdalı bir anlatımı da inkâr etmeyeceğiz. Kalite! Yeniden Salah Birsel’e kavuştuğum için mutluyum, evvelki kitabı bana unutturdu. Tabi bu tarz sadece övgü dolu yazı ortaya çıkardığımızda asla objektif olamıyoruz ve bu da iyi değil. Yazarın sevmediğim, sevemediğim huyu ise Sultan Abdülhamid’e takılan rahatsız edici bir sıfat ve bunu çok sık kullanması. Burada da kullanmayı ihmal etmediği ve koca bir bölüm ayırdığı için ona serzenişte bulunacağım. Ben böyle geçmişte kalmış, ölmüş gitmiş adamların arkasından yanlışların söylenmesine karşı değilim. Hakaretvari konuşmalara ise tamamen karşıyım. İlla ki yanlışlar ve hatalar olacaktır ama bu şekilde konuşmak çok da doğru değil. Hele ki büyük bir sanatçıysanız. Salah Birsel benim gözümde epey büyük bir sanatçıdır. Hatta ileride sanatçı olduğunu zanneden ama bir kesime yaranmaya çalışan gene de bunu beceremeyen ve bazı insanları rahatlıkla kandırdığını gördüğümüz birine karşı konuşurken de bazı kısımlarda eleştireceğim onu -yıllardır böyleyimdir ona karşı- ama asla hakaret etmeyeceğim. İstanbul’un güzelliği ve hayran olunası bir şehir olduğunu inkâr etmiyoruz. Yazar da adeta bunu kanıtlamak için kaleme almış bu yazıyı. İstanbul gerçekten bir başka değil mi sizce de? Bilgi vermeye bu kadar odaklanıp da sıkmaması, aksine pek çok kere gülümsetmesi çok önemli ayrıntılar bence. Aynı zamanda geçmişten günümüze ulaşan adetler ve manzaralar -şimdilerde buna panorama da diyorlar- adeta İstanbul’un özelde iste Boğaz’ın gizli bir tarihi gibidir. Bunları elde etmek, biriktirmek, toparlamak ve yayınlamak kısmından ise hiç bahsetmiyorum demek saçmalık olacaktır. Asıl bahsedilecek güzellik bunlardır çünkü emeği asla yok sayamayız. Çok beğeneceğinize inanıyor, iyi ve keyifli okumalar diliyorum..
Boğaziçi Şıngır Mıngır
Boğaziçi Şıngır MıngırSalâh Birsel · Sel Yayıncılık · 2017209 okunma
·
242 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.