Başkasının bakışından hareketle, başka bir bakışla kendisiyle yakınlık kurmak, kendi içinde kendine yabancı düşmek. Derinleşmek, kendini tanımak, kendini bozup yeniden oluşmak. Kendinde ölmek ve yeniden doğmak.
Bana göre evet, İclal hanım:) kendime göre açıklamamı yapayım. İnsanın kendisini bir başkası aracılığında, diğerinin bakışıyla yargıya tutması kaçınılmazdır ve bunu insan bir dönem bir ebeveynin çocuğu olarak yapar, bazen başarısız bir ilişki yaşamış eski sevgili sıfatıyla, kimi zaman toplum içerisinde kabul görmüş başarıya ulaşamadığı için yetersiz olduğu kanısıyla... Bu nedenler, bize bu dönemlerin kaçınılmaz dönemler olduğunu gösteriyor açıkça bence bu yüzden.
Aynı zamanda diğerinin bakışının görünüşteki gerçeklik algısı kendi benlik algımızı da öyle bir parçalıyor ki, kendini itici bulma noktasında ben özellikle bu nedenin var olduğunu düşünüyorum. Elbette kişi kendi değer yapısıyla kendini eleştirebilme becerisine ve muhakemesine buna özen verdiği takdirde ve kimi çalışmalarla ulaşabilir fakat bir nebze de olsa diğerinin bakışı onu bir şekilde bir yerden etkileyecektir çünkü insan bir diğerinin bakışı altında hayatta kalabilen bir varlıktır ancak.