Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

384 syf.
9/10 puan verdi
·
1 saatte okudu
Yönteme Karşı - P. Feyerabend
Bilim felsefesi okumalarına kaldığımız yerden devam ediyoruz. Feyerabend'e göre bilim, sadece bir terimden ibarettir, ve bu terimin kendisini yansıtan bir gerçeklik yoktur. Ona göre bilim, hakikati bulunmuş şeyler bütünü değil, "sevgimizle yarattığımız bir şey"dir. Yazarımız bilimi sıradan bir ideoloji olarak görür; kutsal bir yanı olmadığını belirtir. Dolayısıyla, insan yaratımından oluşan bilimin başarılarını sınırlı, geçici ve kişisel şeyler olarak kabul eder. Feyerabend'e göre bilim adamı, bir deneysel içeriğin tüm doğasını anlamak istiyorsa, kuramları olgularla değil, "karşı-tümevarımlar içeren anti-tez niteliğindeki teorilerle" karşılaştırmalıdır. Yani ona göre bilim adamı tek-tip bir epistemik tahakküm yerine anarşist ve çoğulcu bir metodoloji kullanmalıdır. Feyerabend, Özgür Bir Toplumda Bilim eserinde bahsettiği bilim-politikasını bu eserinde de tekrarlar: Din ve devlet işleri nasıl birbirinden ayrılıyorsa, bilim ve devlet işleri de birbirinden ayrılmalıdır. Ona göre otorite konumundaki resmi uzmanlar, entelektüel kibirle insanların hayatlarına dair kararlar almaya çalışır, ve buna demokratik bir "dur" demek gerektiğini belirtir, ve bilim adına yapılan şeylerin kamuoyu müzakeresinden geçmesi gerektiğini düşünür. Aklın bilgi-edinme yolunda tek araç olmadığını, alt-bilim dallarının tek bir bilimsel tarzdan ortaya çıkmadığını savunur. Ona göre bilimin hürmet görmesinin sebebi, hakikati bulmada mutlak otorite olduğu için değil; modern toplumlarda "aşina ve popüler" bir bilgi kaynağı olduğu içindir. Bu hürmetin bir çeşit köleliğe yol açtığını düşünür; ayrıca din gibi bilim-dışı kaynakların bilime çok şey öğreteceğini söyler. Feyerabend'de varolan anti-entelektüalizmin gerekçesi şudur; "bilgi otoritelerinin değil insanlığın arkasında durmak". Bilimin akılcı ve deneyci üstünlük savının boş olduğunu, bilimsel prosedürleri takip ederek bilim yapmanın neredeyse imkansız olduğunu belirtir. Bilimin ilerlemesinin, bu prosedürlerin ihlali ve çelişkilerinden doğduğunu ifade eder. Feyerabend, bilimin belli bir coğrafyanın tekelinde olduğunu belirtir. Bu coğrafya; akılcılık temelinde yükselen, akıl merkezli olmayan bütün düşünce geleneklerini hükümsüz kılan, bütün üniversitelerde hâkim olan, Avrupa menşeli bilimsel devrim geleneğidir. Buna Birinci Dünya Bilimi adını verir. Bilimin bu şekilde algılanması, bilim ekseninde dünyayı algılamayı, ve bilimin öngördüğü şekilde toplumsal politikalar üretildiğini belirtir. Feyerabend, orta sınıfa ve beyaz adama hitap eden bu bilgi biçiminin, yani Avrupa biliminin, evrensel olmadığını iddia eder. Avrupa bilimin özel tarihsel koşullarda ortaya çıktığını, başka coğrafyalarda ve başka tarihi koşullarda, başka türlü bilimsel geleneklerin olabileceğini öne sürer. Yani Feyerabend'e göre, her ulus, kendi özel gereksinimlerine uygun bir bilim geleneği oluşturabilir. Feyerabend, ulus gereksinimlerine göre oluşturulan bu bilime "yerli-bilim" adını verir. Ona göre yerli-bilim, nicel değil nitel ağırlıklı bir bilgi epistemolojisi içerir. Bu yerli-bilimlerin Avrupa-bilimi kadar hakimiyet kuramamasının temel nedenini de şöyle açıklar: Dahay iyi ve daha verimli askeri üretim, ancak ve ancak, Batı-merkezli bilimsel gelenekle mümkündür, der. Evet, Feyerabend'in temel saptamaları bunlardır. Şahsen pek beğenmedim, çünkü bu yazarın "Özgür Bir Toplumda Bilim" eserindeki argümanların tekrarı niteliğinde olmuş bu çalışma. (Tabi hangisinin daha önce yazıldığına bakmadım, zaten buna gerek yok). Puan olarak 8/10 veriyorum. Bilim felsefesine merak edenlerin okumasını tavsiye ederim.
Yönteme Karşı
Yönteme KarşıPaul Feyerabend · Ayrıntı Yayınları · 201071 okunma
·
432 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.