Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

50 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
1 saatte okudu
Bu inceleme kitap hakkında düşüncelerimden oluşmaktadır. Zweig kitaplarında sonuçtan daha çok kitabın sonuna kadar olan sürecin daha önemli olduğunu düşünüyorum ama spoiler almak istemiyorsanız bu incelemeyi kitabı okuduktan sonra okumanızı öneriyorum. Mecburiyet kitabını ikinci okuyuşum. İlk okuduğumda da beni etkileyen ve sarsan bir kitap olmuştu ama tekrar okuduğumda bana çok daha farklı hissettirdi. Zweig elli sayfada mucizeler yapmış. Karakterlerin psikolojik olarak içinde bulundukları durumlar bana çok iyi bir şekilde geçti. Ferdinand’ın mektubu aldığından beri üzerinde olan stres, eşi Paulo’nun sevdiği adamı kaybetmesine sebep olabilecek bu kağıt parçasına duyduğu nefret ve savaşa karşı bakışı, öfkesi kitapta iyi bir şekilde ifade edilmiş. Paula ile öfkelendim, Ferdinand ile içindeki makineye teslim oldum. Ferdinand’ın iradesizliği sanki göğsünde çalışan bir makine olarak gösterilmiş. Ferdinand ne zaman makineye karşı gelmeye çalışsa içindeki makine onu ele geçiriyor ve iradesini kırıyordu. Ferdinand istemesede “o büyük güce” karşı koyamıyor, o büyük güç onu çağırdığı için -istemese de- gitmeye mecbur hissediyordu. Paula’nın ise başta gösterdiği merhamet kitabın sonlarına doğru acı ve öfkeye dönüştü. Olayın mantıksızlığı ve eşinin tutumu sonucunda artık merhamet etmeyi bırakmış, kelimeleri öfkeyle haykırıyordu. Bence Paula’nın tam olarak anlayamadığı şey şuydu: O büyük güç onu çağırıyor diye İsviçre’deki huzurlu hayatını, karısını inanmadığı bir uğurda can vermek veya can almam için terk etmesi. Paula’nın hiçbir zaman geri adım atmaması ve “Sen karşı koyamıyorsan ben karşı koyarım. Sen zayıfsan da ben değilim.” diyerek yirmi milyon insanı boğan o zincire hiç geri adım atmadan durması beni çok etkiledi. Ama kitabın asıl vurucu olan kısmının Ferdinand’ın savaş ile huzur arasındaki sınıra gelişiydi. Orada, yaralı bir şekilde getirilen Fransız askerlerinin halini görmesi ; kadınların, çocukların o askerleri büyük bir umutla beklemesi ve Fransız askerlerinin İsviçre’ye getirildikten sonra “İsviçre” diye attıkları nidalar Ferdinand’ın gözünü açtı. Belki de ilk defa savaşın anlamsızlığını ve vahşetini o zaman fark etti. En sonunda ise göğsünün altında onu kontrol eden kalpsiz ve ruhsuz makineyi parçalayıp atarak eşinin yanına, huzurlu hayatına geri döndü. Belki hayatı bundan sonra daha zorlu olacak, belki hala bir asker kaçağı ama en azından Ferdinand o büyük güce olan iradesizliğini içinden söktü ve o artık özgür bir adam.
Mecburiyet
Mecburiyet
Stefan Zweig
Stefan Zweig
Mecburiyet
MecburiyetStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202161,8bin okunma
·
187 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.