Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Türk dostlarım bana geldikçe kendini mümkün oldukça küçültüyorum, huşua varan bir tevazu içinde ancak konuşabiliyorum; sesim boğazımda kayboluyor, gözlerim kayıyor, hareketlerime şaşırıyorum: konuşmalarımız daima şu korkunç harbin cehennemine düşüveriyor. dün onlardan birine sordum; - Harp esnasında ne yaptınız? neredeydiniz? - buradaydım dedi. solgun benizli bir gençti, Gözde de bir acayip sıyma içinde parlıyordu. düşününüz ki bütün arkadaşlarım ve kardeşlerimden ikisi cephelerde dövüşürken, Ben burada kalmanın yolunu buldum; tembel tembel oturdum, hayal ettim, düşündüm ve okudum ve… çok okudum. sizin şairleriniz en devamlı kıraatlerimdi. "Shakespeare'le" "Milton" üzerinde iki sene durdum. son senelerde birçok zaman Byron'u okudum; Ne muhteşem, ne azametli, ne büyük adam… güneşte kızmış Mermere benzeyen bir kalbi var. Vakıa, Oscar Wılde'yi çok sevdim, zavallı ıstırabın ve gamın manasını o kadar çok anladı. Fakat artık Eskisi Wılde'yi hiç sevmiyorum, ne de Byron'u -zaten nasıl sevilir?- ne de ama şairinizi, ne Jahmes'inizi, ne beşeriyetin malı dediğimiz Shakespeare'inizi… bütün yabancı edebiyattan aldığım heyecanları, meğer ne sahte heyecanlarmış. Şimdi, tenha bir tarlada bir Türk köylüsünün çağırdığı şarkı bana kafi geliyor. Ne sizin dilinizden ne de komşunuz Fransızların dilinden artık hiçbir şey anlamıyorum.
Sayfa 114Kitabı okudu
·
144 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.