Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Milletvekilleri milletin temsilcileri olamazlar. Vekiller, olsa olsa geçici işlerin görevlileri olabilir; kendi başlarına hiçbir kesin karar alma yetkileri olamaz. Halkın onamadığı hiçbir yasa geçerli değildir, yasa sayılmaz. İngiliz halkı kendini özgür sanıyorsa da aldanıyor, hem de pek çok; o ancak parlamento üyelerini seçerken özgürdür: Bu üyeler seçilir seçilmez, İngiliz halkı köle olur, bir hiç derecesine iner." Rousseau'nun burada gene de iyimser ya da kibar bir dil tercih ettiğini söyleyebiliriz. İngiliz halkı seçerken özgür müydü, hangi vekil adayları arasında seçim yapabiliyordu; ayrıca, Rousseau'nun kendi deyişiyle, kölelik zincirlerinden kurtulmuş ya da kurtulma iradesi geliştirebilmiş miydi; ahlak ile beraber bir özgürlük teorisi peşindeysek, temelinde Rousseaucu olduğunu kabul edebileceğimiz bu soruları da eklemek ve devam etmek gerekiyor: Rousseau bu satırları yazarken, Kanun Hükmünde Kararnameleri öngöremiyordu; geceyarıları meclisten torba torba geçirilen yasaları görmemişti; vekillerin plazaların yönetim odalarında tayini, seçim barajı tekelci dönemin hediyeleridir. Felsefe ders kitaplarının diline öykünebilir miyiz, Rousseau "Odun olsa seçtiririm" diyen Menderes'i görse dehşete kapılır mıydı ...
Sayfa 109Kitabı okudu
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.