Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Müşir Fevzi Çakmak… İnönü, Müşir’i görür görmez dizüstü düştü. Müşir sağ eliyle İnönü’yü göstererek askere hitap etti : -Şu gördüğünüz adam, askeri talebeliğinde, zabitleri görsün diye seccadesini koridora atıp namaz kılan seciye!.... İstemeye istemeye katıldığı İstiklal Savaşı’nın istismarcısı, İnönü zaferinin hırsızı, Lozan’da Türk mukaddesatının peşkeş çekicisi, Müslümanlık, Türklük ve Türkçülük düşmanı ; başvekilliğinde en feci zulüm ve suistimallerin, Devlet reisliğinde de en korkunç istibdat ve ve yâran saltanatının merkezi ve nihayet muhalefetinden ebediyyen kendisi için kurulan muhalefet makamının meccani ve sahtekar lüpçüsü!... Sonunda meccânilik ve lüpçülüğün son basamağı olan “Z” vitamini sayesinde ölüme çare bulunacağını sanırken şimdi şerefli ölüler arasında kendisine yer arıyor! Yeri yoktur! İnönü, korkuyla bağırıyor, yalvarıyor, ağlıyor, nefesi tıkanarak topraklarda yuvarlanıyor, taş parçalarına tutunmak için mezbuhane gayretler sarfediyordu. Sahnenin bir köşesinde ak sakallı ‘’Tarih Baba’’, önündeki büyük kitabın yazısız sayfası açık olarak duruyor, bu kıyamet manzarasına bakıyordu. Esen, kasırga değil, şehit ruhları idi. Bunlar Beşeri Şef’i paramparça etmişlerdi. Şimdi ondan yegane şey birkaç damla kara boya. Kasırga, bu kara boyayı Tarih Baba’nın kitabına doğru sürüklüyor. Ak sakallı ihtiyarsa bu kapkara boyaları ak sayfaların üstüne kabul etmek istemeyerek eliyle itiyordu. Fakat kasırga galip geldi ve kara boyalar ak zayfanın üstüne bir iki satır halinde yapışıp kaldı. Kasırga bir anda dinmişti. Bütün şehitler, bütün ölüler kendi yerlerine gitmişlerdi. Tarih Baba kitabına yazılan iki kara satıra eğilip okşayarak, başını kaldırdıktan sonra yüzünü buruşturdu : ‘’Yazık…! Kitabım hiç böyle kirlenmemişti.!’’ Z Vitamini
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.