ADAM: Doktor bey! Doktor bey!
DOKTOR: Bazen iskambilde papaza bey de diyorlar. Yoksa ben papaz bir doktor muyum?!
A: Karım, karım nasıl?!
D: Haa, karınız! İyi, iyi.. Gayet iyi! Fıstık gibi..
A: Ya çocuk?!
D:Ehh!
A: Nasıl eh?! Bir aksilik filan mı oldu, araba mı çarptı?!
D: Sayılır. Çocuk ters geldi.
A: Benim yavrum size nasıl ters gelir?!
D: Öyle değil. Yani makat gelişi.
A: Eee?!
D: Ben çocuğu, şöyle bir kavrayıp asıldım. Çekip alırken trakk! İki bacak!
A: İki bacak?!
D: İki vale de denilebilir. İki bacak!
A: Gitti! İki bacağı gitti?!
D: Bir çeşit öyle oldu.
A: Allahım?! Günahımız neydi?! N'apalım, yaşıyor ya?! Gerisi sağlam ya!. Sağlam değil mi?!
D: Pek sayılmaz.
A: Anlamadım.
D: Tabii bacaklar kopunca, ben ve saz arkadaşlarım, geride kalan
gövdeyi çekmeye başladık.
A: Eee?!
D: Koptu!
A: Ne koptu?!
D: Gövde. Gövde koptu. Kafa içerde kaldı.
A: Aman Allahım! Vahşet bu! Karım bir puzzle'a mı hamileymiş yoksa?!
D: Yoruma bağlı.
A: Öldü yani.
D: Ne kadar kötümsersiniz, nerden geliyor aklınıza böyle kötü şeyler?! Ölmedi çocuk. Yaşıyor şüphesiz.
A: Tek kafa?
Q: Cıık!
A: Şunun olurunu söyleyin doktor bey!
D: Bir kulak beyefendi.. Yalnızca bir kulak'ınız dünyaya geldi.
Görmek isterseniz, yukarda bebek odasında..
( Bebek odası önü. Camdan içeri bakan gözü yaşlı baba. Yüz planı.)
A: Oo bıcı bıcı!. Hanimiş benim oğ.. hanimiş benim kulak'ım! Nasıl da gülü.. nasıl da duyuyor babasını..
( Hemşire yaklaşır. )
HEMŞİRE: Yanlış kulağa bakıyorsunuz efendim.. Sizin kulak'ınız sağdan üçüncü olan!