Yine hakkında çok şey yazmak,anlatmak istediğim kitaplardan bir tanesi..
Selahattin Demirtaş hakkında bir kitap yazılması gerektiğini düşünüyordum her zaman. Bu zamana kadar onun hakkında herhangi bir kitabın yazılmamış olmaması büyük bir eksiklikti benim nazarımda. Çünkü Demirtaş'ın hikayesi cezaevine girdikten sonra bitmedi,yeni bir boyuta evrildi sadece.. Demirtaş'ın cezaevinde yaşadığı çok şey var, dışarıya çok etkisi var ve dışarda Demirtaş ekseninde gelişen olaylar var. Tüm bunların kayıt altına alınması bir tür görev,bir çeşit zorunluluktu bana göre.
İlk bölümlerde kronolojik bir akışla HDP'lilere yönelik operasyonun yapıldığı 4 Kasım 2016'ya kadar olan gelişmeler anlatılıyor. Daha sonra 4 Kasım 2016 gecesine, Demirtaş'ın evine gidiyoruz ve o gece yaşanlara Demirtaş'ın direkt anlatımıyla şahit oluyoruz.
Kitapta Demirtaş'ın Edirne Cezaevi'ne götürülmüş hikâyesi, Demirtaş'ın cezaevinde yaşadıkları ve Demirtaş ekseninde dışarda yaşananlar anlatılıyor..
Demirtaş'ın kardeşi Aygül Demirtaş bir bahar gününde bir gül yaprağı götürmek istiyor abisine, koklatmak istiyor ona fakat buna müsaade edilmiyor.. kitabın bu bölümünden çok etkilendim.
Abdullah Zeydan ise hayatım boyunca hep kıskanacağım bir insan olarak kalacak hatırımda.
Bu kitap üzerine bir kitap yazılabilecek türden bir eser bence ve bir çok şey için teşekkürlerin en büyüğü Zinar Karavil'e..
Çok çok özlediğimi belirten bir cümle ile sonlandırmak istiyorum ve en yakın zamanda aramıza dönmesini bütün kalbimle diliyorum..
Bi viyan û hesret
