Gönderi

200 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Sevgili Serkan Hocanın #güncelikeşfet maratonu katılımcıları olarak ek okumamız oldu kitap. Vedat Türkali Jüri Özel Ödülü’nü de alınca bayağı bir iştahlandım okumak için. Daha sonrasında yazar ile yaptığımız söyleşi ile okumamız taçlandı. Kendisine ve bilgi birikimine hayran kalmakla beraber, kendisinin de belirttiği gibi yazarın kafasında tam olan hikaye okuyucuya aynı netlikte aktarılabildiği sürece keyifle okunuyor. Bu noktada benim için çok keyifli bir okuma olmadı diyebilirim. #tatkaçıran olabilir Distopik bir atmosferde geçen romanda Eyüp isimli karakter, oğlundan aldığı sürpriz bir mektubun yönlendirmesi sonucunda sahipsiz cesetleri bulup, 7 kişilik bir toplulukla cenaze namazlarının kıldırılması amacıyla harekete geçiyor. Bunu sağlamak için bir gemi yapılması ve de kendisine eşlik edecek 7 kişiyi bulması lazım. Bu yolculuk aynı zamanda Eyüp’ün son bölüme kadar neler olduğu belirtilmeyen günahlarından arınma vesile de olacaktır. Eyüp’ün hikayesi dışında 7 kişinin de, sonu belli olmayan bu yolculuğa çıkma motivasyonlarını kendilerine ayrılmış bölümlerde okuyoruz. Kitap boyunca içeriği aktarılmayan mektup son bölümde veriliyor ve taşlar yerine oturuyor. Kurgu son derece heyecan verici gelse de kitabı özellikle teknik yönden aksak buldum. Öncelikle yazarın oluşturduğu distopyada, olayları sokağa çıkma yasağı, OHAL gibi durumlara getiren süreç, Kule’nin amacı verilmiyor. Bu nedenle altı bir şekilde doldurulmayan bu atmosfer yapay bir tat bırakıyor, zira bu tarz romanlarda görmeye alışkın olduğumuz aşırı baskılar da görünür değil. Hatta ana karakterimiz şehrin muhtelif yerlerinden ceset toplarken hiç karşılaşmadığı polisle sadece şehir girişindeki kontrol noktasında evine dönerken karşılaşıyor. Kaybolan, öldürülen gençler, herkesin dilinde dolaşan bir ‘savaş’ sözcüğü var, ama neyin savaşı, neden bu gençler öldürülüyorun cevabı yok. Yazar ‘zaten neyden bahsettiğim belli’ dediyse malesef çağdaşları olan okurlar dışında alıcısı olamayacaktır. Ki zaten kitabın dünyasına daha kolay girebilmemiz için bence her türlü altı doldurulmalıydı. Hikayeleri ayrı ayrı ve detaylı anlatılan diğer 7 yolcunun gemiye bindikten sonra bir gölge gibi kalmasına da anlam veremedim. Bir gölge olarak kalacak, konuya bağlanmayacaklarsa kişiliklerini bu kadar ayrıntılı bilmemize gerek yoktu o zaman diye düşünüyorum. Yani bu da kitabın %30’unun boşlukta kalmasına neden olmuş. Mektup, uzun yıllardır romanda belli şeylerin ortaya çıkarılması için kullanılan bir teknik. Ancak bu kitaptaki her şeyi açığa çıkaran o tek mektup benim açımdan son derece yapay kaldı. Aslında okurun öğrenmesinin istendiği detayların, mektubun yazıldığı kişiye ‘yapmışsın, etmişsin’ diye cümleler verilmesi doğallığı bozmuştu. Her şeye rağmen kitaptaki merak unsuru okumayı akıcı hale getiriyor. Güzel işlenebilseydi bam teline dokunan yerlerin de bolca olduğunu düşünüyorum. Sürpriz son ise güzeldi, ortaya çıkan gerçekler, son bölüme kadar incelikle gizlenmişti.
Yediler Teknesi
Yediler TeknesiAbdullah Aren Çelik · Everest Yayınları · 2021245 okunma
·
332 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.