Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

400 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Vadideki Zambak
Balzak’ın uzun süslü cümleleriyle biraz yorulacağınız, başkahramanımızın olgunlaşma dönemine dek başından geçen sıkıcı gelecek anıları sebebiyle biraz sabır göstermeniz gereken kitapken; son bölümlere doğru sabrınızın mükâfatını fazlasıyla alacağınız bir şahesere dönüşecek. Bu mükâfatların neler olacağını sizlere incelememde tahmin etmenizi sağlamaya çalışacağım ancak mutlaka eksik yerleri kalacağından affınıza sığınarak (en çok da Balzak’ın) başlıyorum. Bu satırdan sonrası spoiler içerir!!! Başkahramanımız Felix aile sevgisinden yoksun kalarak çocukluk hayatını yatılı okullarda geçirmiş 20’li yaşlarında bir gençtir. Gittiği baloda soylu bir kadına aşık olur. Aşık olduğu Madam Mortsauf ise evlidir. Madam’ın kocası Mösyö Mortsauf, sürgün yıllarında esir düşmüş psikolojisi bozulmuştur. İki çocukları vardır onlar da çok hastadır. Madam Mortsauf sürekli olarak psikolojisi bozuk olan kocasının sinir krizlerine maruz kalır. Bir rastlantı sonucu Felix, Madam Mortsauf ile tanışır. Aile tarafından da sevilir. Madam Mortsauf ile başbaşa kaldıkları bir anda sırlarını birbiriyle paylaşırlar. Madam Mortsauf da aile sevgisinden mahrum kalmış çocukluğu teyzesi yanında geçmiştir. Felix Mösyö Mortsauf ile de iyi anlaşır tavla arkadaşı olur ve onların şatolarından hiç ayrılmak istemez. Şatoda olduğu zamanlarda da Madam Mortsauf’u kocasından korumak için Mösyö Mortsauf ile tavla oynar siyaset konuşur. Madam Mortsauf için evin içinde bir paratoner görevi görür. Buna rağmen Mösyö Mortsauf, Madam Mortsauf’u incitmeyi başarır. Felix sevdiği kadının bu durumuna dayanamaz tüm duygularını Madam Mortsauf’a itiraf eder. Ancak istediği karşılığı alamaz. Madam Mortsauf eşine ve çocuklarına sadıktır. Erdemli bir şekilde ölmek ister. Bu sebeple bir sevgiliden alacağı karşılığı alamayacağını ancak isterse onu anne sevgisiyle sevebileceğini söyler hem anne sevgisi üstünde bir sevginin olamayacağını belirtir. Böylelikle Felix anne sevgisini, Madam da sevilmeyi tadacaktır. Felix de ona teyzesinin ona taktığı Henriette ismiyle hitap etmek ister. // Burada Felix karakterinde bir çok erkek olduğunu belirtmek isterim. Sevdiği kadınların varolmasından duydukları mutluluk yeterlidir onlar için hiç bir karşılık beklemezler. Kaderleri hazin bir sona bağlıdır.\\ Felix de Henriette’nin varlığının verdiği mutlukla yetinmeye çalışır ancak bu mutluluk kendisine yetmez. Paris’e döndüğünde sıra dışı bir güzelliğe sahip olan Lady Arabelleye aşık olur. Henriette bunu duyar duymaz kederden hastalanır. Hastalanmasının birinci nedeni Henriette aşkı uğruna erdemli olmaktan vazgeçmiş karşılığındaysa sevdiği kişiyi kaybetmiştir. İkinci nedeniyse Felix’i hala çok seviyordur. Felix’e gelirsek o da çok sevildiğinin farkında olamamıştır çünkü Henriette onu hep dostu olarak hayatında tutmak istemiştir. Felix çalışırken Henriette’nin çok hastalandığını duyar büyük bir endişeyle yanına gider. Felix maalesef ne kadar çok sevildiğini Henriette’nin ölüm döşeğinde fark eder. //Yazar o odada sizi ve en sevdiğiniz kişiyi ölümle baş başa bırakmış adeta.\\ Bir süre konuşup hasret giderirler. Doktor kırk gün yemeden içmeden nasıl bu kadar dayanabildiğini anlayamaz. Daha az acı çekmesi için afyon ile uyutmaya karar verir. Henriette uykusundan uyandıktan sonra Mösyö Mortsauf ve Felix’i yanına çağırır. Felixe duyduğu aşkı Mösyö Mortsaufa itiraf eder. Bağışlamasını ister en azından bu kadarını hakettiğini kendisinin onu gideceği yerde çoktan bağışlamış olacağını söyler. Felix’e de bir vasiyetname bırakır. Ondan bu mektubu öldükten sonra okunmasını ister. Kocası son kez onu anlından öper. Bağışlandığını anladıktan sonra huzur içinde ölür. Gömülmeye götürülürken Indre Vadisi sakinlerinden şu sözler duyulur. (Zavallı Madam işte nihayet mutlu artık.) Madam Mortsauf servetinin çoğunu oradaki muhtaç insanlara harcamıştır çünkü onun için: (başkalarının mutluluğu, artık mutlu olması mümkün olmayanların yaşama sevincidir). Henriette’nin ölümü herkesi yasa boğar. Henriette defnedildikten sonra Felix bir köylünün davetini kabul eder orada kalır. Hatta kendi evine çalıştığı yere asla dönmek istemez. Bir süre sonra Tours’a mecburen döner ailesi oradadır. Henriette’den aldığı vasiyetnameyi okumaya karar verir. // Ben bile şahsen o mektubu okumamak için kitabı elimden bir kaç dakikalığına bıraktım. Çünkü bu hayatta başımıza gelebilecek en kötü şey; sevdiğimiz kişinin ölümüne sebep olmaktır. Felix’in bu gerçekle karşılaşması dehşet verici gelmişti bana. Mektuba gelirsek kitabın en iyi ikinci kısmı diyebilirim.\\\ Henriette bu mektupta Felixe olan aşkını şöyle tanımlar:(Aşk bizim için sürekli bir pişmanlık ve sonucunda ödenecek bedelin korkusu olmadı mı daima?) Yüreğinde açılan tüm yaraların nasıl açıldığını sevgilim diyerek Felix’e anlatır. Benim bu mektubu şu anki birikimimle size aktarabilmem mümkün değil fakat size şunu söyleyebilirim. Mektupta anlatınlanlara göre Henriette, Felix’in hançer darbeleri ile ölmüştür. Yazarımız bu duruma şöyle içerlenir: (Yıkıma sürüklemek için ruha, bedeni kemiren keder safrasını damlalar halinde akıtan katil neden hala saygınlık içinde mutlu bir yaşam sürüyordu? Cezasız kalmış ne de çok katil vardı? Şık bir şekilde işlenmiş suçlara nedendi bu hoşgörü? Manevi idamlarla işlenen cinayetler nasıl da beraatle sonuçlanıyordu ! ) Felix hayatına devam ediyordur. Sevgilisi Lady Arabelle’nin yanına döner. İş görüşmesinde Lady Arabelle Felix’in başından geçenlere karşı umursamazca tavır sergiler. Felix bu tavrına karşı dayanamaz ve Lady Arabelle’den ayrılır. Roman Felix karakterinin başından geçen olayları mektupta son sevgilisi olan Natalie’ye anlatmasıdır. Natalie, başından böyle şeyler geçmiş biriyle hiç bir bayanın sevgili olmak istemeyeceğini, eğer bir ilişki yaşamak istiyorsa asla bunları anlatmaması gerektiğini Felix’e öğütler. Çünkü ölü de olsa bayanlar aşklarına asla rakip istemezmiş. Yazar her ne kadar altı farklı karakteri; Mösyö Mortsauf, Madam Mortsauf, Henriette, Lady Arabelle, Natalie, Felix bizlere mükemmel şekilde tahlil etsede asıl istediği hayatımızdaki Henriette’leri bulmak için çaba göstermemizdir. Onların kaybına olan yasını bizlere şu şekilde açıklar: (Kendi Henriette’leri olan kim bilir kaç aile vardır! Yüreklerini derinlemesine araştırıp hikayelerini anlatacak yetenekli kişilere sahip olmadan bu dünyadan göçüp giden kaç soylu ruh vardır kim bilir!) Çok soylu bir ruha sahip olmasak da bizler de yaşayan Henrietteler değil miyiz ? İçimizdeki her şeyi ifade etmemiz mümkün değildir. Belki de bu yüzden anlaşılmak isteriz.. Henriette’ye ithafen Cemal Süreya’nın güzel bir şiiriyle incelememi sonlandırıyorum. Bu uzun ve tecrübesiz incelememi okuyanlara teşekkürü borç bilirim. Ayrıca bu eserin MEB’in yüz temel eser listesinde olması sevindirici bir hadise olmuş. Ölüyorum tanrım Bu da oldu işte. Her ölüm erken ölümdür Biliyorum tanrım. Ama, ayrıca, aldığın şu hayat Fena değildir... Üstü kalsın... -Cemal Süreya
Vadideki Zambak
Vadideki Zambak
Honore de Balzac
Honore de Balzac
Vadideki Zambak
Vadideki ZambakHonore de Balzac · Mavi Çatı Yayınları · 201742,6bin okunma
·
296 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.