ETÎN SESİ
IX
Nasıl da güzelsin. Korkutuyor beni güzelliğin. Açım sana. Susadım sana.
Yakarıyorum: Gizlen, görünmez ol, kimse görmesin seni; yalnızca
bana görün; örtün
saçlarından tırnaklarına kadar siyah bir saydam tülle
ilkyaz ayının gümüş iç çekişleriyle bezenmiş. Sesli harfler yayar
teninin gözenekleri, imerod sessiz harfler; yasak sözcükler söylenir;
sevişmenin gül patlamaları. Büyür tülün, panldar
loş barların ve denizci meyhaneleriyle geceleşmiş kentin üzerinde;
yeşil projektörler aydınlatır nöbetçi eczaneyi; kendi çevresinde
hızla döner bir cam küre manzaralar sergiler dünyadan. Tökezler
bir sarhoş
bedeninin soluğundan esen bir fırtınayla,
. Gitme. Gitme.
Böylesine somut, böylesine tutulmaz. Bir taş boğa
sıçrıyor antik damdan kuru otlara. Tahta merdiveni tırmanıyor bir
çıplak kadın
elinde sıcak su dolu leğen. Yüzünü saklıyor buhar. Havada
yükseklerde
belirsiz hedefleri tarıyor bir keşif helikopteri. Sakın kendini.
Şensin aradıkları. Daha derinlere saklan ellerimin içinde.
Durmadan
uzuyor kılları bizi örten battaniyenin
gebe bir ayıya dönüşüyor sonunda. Sonsuz sevişiyoruz
kırmızı ayının altında, zamanın ötesinde, ölümün ötesinde,
benzersiz ve evrensel bir birleşmede. Nasıl da güzelsin. Korkutuyor beni güzelliğin.
Ve açım sana. Ve susadım sana. Ve yakarıyorum sana: Saklan.
XI
Bedenini betimlemek istiyorum. Sonsuzdur bedenin. Bedenin
ince bir gül tacıdır bir bardak temiz suda. Bedenin
bir yabanıl ormandır kırk kara oduncuyla. Bedenin
derin buğu basmış ovalardır güneş doğmadan önce. Çan kuleli,
akanyıldızlı iki gecedir bedenin; trenleri raydan çıkmış. Loş bir
meyhanedir
bedenin sarhoş gemiciler ve tütün tüccarları dolu: Caka satarlar,
bardak kırarlar, tükürürler, küfürler savururlar. Bedenin
koca bir donanma -denizaltılar, kruvazörler, hücumbotlar;
demirler
alınır gürültüyle, güvertede sular akar; denize atlar
bir muço ortadirekten. Bedenin
çok sesli sessizlik, 5 bıçak, 3 süngü ve bir kılıçla delikdeşik. Bedenin
saydam bir göl, -batık beyaz kent görünüyor dibinde. Bedenin
kocaman, kanlı kollu, kıpır kıpır bir ahtapot ayın cam küresinde,
öğleden som a son imparatorun cenazesinin ağır ağır geçtiği
ışıklandırılmış caddenin üzerinde. Bir sürü ezilmiş çiçek
benzinle ıslanmış asfaltın üzerinde. Bedenin
eski bir genelev Proastion sokağında yaşlı orospularla dolu,
ucuz yağlı kalemlerle boyanmışlar, uzun takma kirpikler takmışlar,
deneyimsiz bir kız da var, -zevk alıyor yattığı her müşteriden
paralan komodinin üzerinde bırakır, unutur saymayı. Bedenin
gülpembe küçük bir kız; bir dilim taze ekmek
ve tuza bamp kırmızı domates yer elma ağacnın altına oturup; elma
çiçeklerinden birini göğsüne sokar arada sırada. Bedenin
kulağında bir ağustosböceği bağbozumcunun, -menekşe rengi bir
gölge atıp
esmer boynuna şakır tek başına üzümlerin hep birlikte
söyleyemediklerini. Bedenin
manzaralı bir harmanyeri tepenin en doruğunda—
on bir bembeyaz at harmanlar başaklarını Kutsal Kitap'ın; altındır
başaklar
küçük aynalar saplarlar senin saçlarına ve üç nehir parıldar
pırlanta taçlı iri kara ineklerin eğilip
su içtikleri ve ağladıkları yerde. Sonsuzdur bedenin.
Betimlenmez senin bedenin. Ve ben betimlemek istiyorum onu,
bedenime sımsıkı bastırmak, onu kendime sığdırmak ve ona
sığmak.
-Yannis Rîtsos/ Yunanistan