Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

240 syf.
·
Puan vermedi
·
50 günde okudu
İslam dünyasındaki çeviri hareketi 2. Abbasi halifesi Ebu Cafer el Mansur döneminde başlayıp 7. halife Abdullah el Me'mun döneminde daha da çok önem kazandı ve bu yüzden genelde ilk başlatan kişiymiş gibi algılanmasına sebep olmuştur, tabi bir diğer etkende İslam topraklarında yaşayan dolayısıyla Arapçayı da iyi bilen Süryani Hırıstiyanlarının çalışmalarıdır. Tabi çeviri faaliyetiyle ilgilenirken ilk akla gelen soru "neden" dir yazarımız bazı nedenleri aktarıp bir de kendi mesnetsiz tamamen eldeki verileri aşırı yorumunda aşırı yorumu şeklinde sunmuş. Çeviri hareketi kişisel kısa dönemsel maddi kaygılarla vs başlanmış değil aksine toplumsal ve birden fazla etmenin rol oynadığı uzun soluklu bir olgudur. Genelde iki etmenden bahsedilir: -Süryani Hırıstiyanlarının özel çabaları - Halifelerin öğrenmeyi kendi başına amaç edinmeleri. Bir Müslüman olarak ikisinin de yanlış olduğunu söyleyebilirim, amaç Allah'ın "oku" emrini yerine getirmekti aslında, ki bu "oku"nun içeriği malum burada yazmaya çalışırsam çıkamam oradan o yüzden şimdilik İslamın genel gayesi ve bilime bakış açısıydı diyerek geçiyorum. Emeviler döneminde yunanca kaybolmak şöyle dursun ortak dildi hatta yeni üslupları dahi oluşmuş ve Eski Bizans uygulamaları büyük ölçüde sürdürülmüş 5. halife Abdülmelik reformlarına kadar Yunanca yönetim dili olarak yaşamış. Yazarımız bu kaynağını vermeden söylediği bilgilerden sonra şu soruyu soruyor: Emevilerin etrafındaki Yunanca konuşan grubun kültürel yönelimi neydi, bunların etnik yani klasik yunan bilimine karşı tutumları neydi? Sonra Abbasiler başa gelince bu Bizans etkisi altındaki başkenti Şamdan Iraka taşıdılar dolayısıyla etkileşimler kültürel yönelimler de tamamen değişmiş oldu. Burada çok çeşitli ırkların ve inanışların olduğunu biliyoruz işte "Klasik İslam uygarlığı dediğimiz de bütün bu farklı kültürlerin çeşitli geçmişleri inançları adetleri ve değerlerinin bir arada mayalanmasının bir ürünüdür" demiş Gutas ama gerçekten tam olarak böyle mi kesinlikle olamaz çünkü İslam medeniyetinin temel kaynağı Kuran ve Sünnettir, tabii ki mevcut kültürlerin izleri de sirayet edebilir lakin İslamın genel yapısı baskın karakterlidir yani girdiği ortama uydurulan eğilip bükülen bir din değil aksine o diğerlerini kendine uyduran genel çerçevesi kesin olarak bildirilen bir dindir. Yine yazarımıza göre Emevilerin yönetiminde Bizanslılara ve Hıristiyanlara bel bağlanmış Abbasiler döneminde ise Bağdattaki İranlılara, Hıristiyan Araplara ve Aramilere bel bağlamak zorunda imişler, ben hiç bu tarz bi okuma tipine rastlamamıştım açıkçası ne kadar doğrudur bilemem ama bana yanlış göründü. Abbasilerden önce Emevilerde de çeviriler vardı ancak bazı ihtiyaçlardan kaynaklı idi fakat burada tamamen bilimsel, planlı bir faaliyetti, dolayısıyla çevrilen dillerin (Süryanice Yunanca Sanskritçe Farsça) ve alanların çeşitliliği daha fazla idi ve başarıların bağlama borçluydu. Genellikle farklı dillerdeki eserler zaten Farsçaya çevrilmeye başlanmış bu yüzden Farsçadan Arapçaya çeviriler yaygındı bunun sebebi Zerdüşt İmparator ideolojisiydi buna göre; Bütün bilimler aslında Zerdüştlerin kutsal kitabı Avesta'dan doğmuştu yani dünyadaki tüm bilgilerin kaynağı idi bu yüzden Zerdüştler de bu bilgileri toplamayı kendilerine görev edinmişler. Şimdi buradan sonra bol bol Zerdüştlüğü duyacağız yazardan. Abbasilerin politiklarını anlamak için Zerdüştçü Sasanilerin rolü anlak lazımmış ki Sasani kültürü Abbasi kültürünün ana politikası imiş. Ahbari'den alıntıyla 2. Abbasi halifesi Mansur müneccimleri el üstünde tutan, yıldızlardan edinilen kehanetlerle hareket eden ilk halifeymiş ve astroloji Sasani kültür kalıplarının özümsenmesiyle Arap yöneticilerin günlük yaşamının bir parçası haline gelmiş ve bu yıldız falı astroloji onların "bütün dünya görüşlerini" de şekillendirmiş. Şimdi bir müslümanın hatta müslümanların liderinin böyle düşünebilmesi için İslamdan hiç haberi olmaması lazım nasıl oluyor da Kuran değil de astroloji dünya görüşünü şekillendirir bir halifenin hadi o bilmiyordu etrafında İslamı bilen ulemada mı yoktu, ilginç doğrusu. Bir de yazara göre Abbasi ideolojisinin köşe taşları Zerdüştçü imparatorluk ideolojisi ve siyasi astroloji imiş. Çeviri kültürü Zerdüştçü Sasani imparatorluk ideolojisinde yaşamsal öneme sahipti, bu ideolojiyi benimseyen Abbasi de dolaylı olarak çeviriyi de benimsemek zorunda kalmıştı, kısaca Çeviri=Zerdüştlük idi. Yazar Beytül Hikmeye de değinmeden duramamış onun sanıldığı gibi çok önemli, büyük, ilmi toplantıların yapıldığı, çeviri faaliyetlerinin evi olmadığı sadece Sasani örgütlenmesini örnek alan Abbasi yönetim mekanizması içinde küçük bir "büro" olarak kurulmuş bir kütüphane imiş. Üçüncü bölüme kadar bunları tekrarlayıp durmuş devamına daha sonra bakarım artık.
Yunanca Düşünce Arapça Kültür
Yunanca Düşünce Arapça KültürDimitri Gutas · Kitap Yayınevi · 201863 okunma
·
615 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.