- " (...) Ne ki, biz eski Türkiyelilerin dili de yoktu! "Nihaî doğrudur" diye bir iddiamız kalmamıştı ki, "kısmî doğruya" razı olup olmamak gündemimize gelebilsin. İdeolojimiz yoktu ki, doğruluğunu yanlışlığını göreceliliğini tartabilelim. Siz Batılılar, Postmodernseniz, biz ultrapostmoderndik! Postmodernizm, bizim için bir anakrononizmdi! Evvel zaman içinde! Mesnevi köhnememişken! Dar-ül Aceze'nin kapısında ay yıldız, altı köşeli yıldız, haç, iç içe parlarken. Erken öten horozun başını keserler derler. Mağduriyet bizim alınyazımızdı..."