Açamadık bir penceremizi güneşe, beceremedik işte üstadım. Yorgunduk, bir hayli zaman yürürüdük uzun ve uzak yerlerden. Tepemizde damımız olmadı ki, Yağan yağmurlarla ıslattık eteğimizdeki ekmeği ve "katığımız" ekmeğimizden birazcık azdı. Sevgiliye nameler dizemedik, okumaya cesaret edemedik iki dörtlüğü. Dilimize doladık eski bir türküyü, kulağımızın bile zor duyduğu bir sesle mırıldanırız sessizce bir harabede.