"...Ama çoğunlukla tek başıma oluyordum.
Kumsala giderken yanımda çizim defteri, kurşun kalemler ve kitaplar götürmekten hoşlanıyordum. Denizden çıkıp geniş bir hasır yaygının üstüne parlak bir susamuru gibi uzanıyor ve günü kah anemon çiçekleri çizerek, kah James, Kipling ya da Ford Madox Ford okuyarak geçiriyordum. Colette'in kışkırtıcı aşk romanı Chérie'yi de Fransızcamın ilerlemesine yardımcı olsun diye seçmiştim ama sonradan başıma iş açacak düşünceler de yerleştirmiş olabilir beynime. Arada aklıma gelen öykü fikirlerini not ediyor, ablalarıma veya arkadaşlarıma mektuplar yazıyordum. Koskoca günler ortadan kaybolabilirdi bu şekilde, oluyordu da."