Gemi enginde iken bende de engindi hayâl;
Kevser içmiş sofunun hâline benzer bir hâl!
Ömrü haybetle Cehennem’de geçen hâne-harâb,
Verseler Cennet’i şaşkın gibi çekmez ya azâb;
Ben de rûhumdaki zulmetleri artık koğdum;
En büyük hasmım olan ye’si nihayet boğdum.
Bahr-i Umman’da henüz çalkanıyormuş tekne…
Attı hülyâ beni tâ Marmara sâhillerine!
Görüyordum, iki üç bin mil açıktan bakarak,
Şu sizin kapkara İstanbul’u kardan daha ak.
Parlıyor alnı uzaktan Ay’ın on dördü gibi;