Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

507 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Moskova sokaklarında gerilim yüklü bir romanı tamamladık. Polisiyenin dışında ağırlık olarak Casusluk olarak değerlendirebileceğimiz bu romanda Rusya Kafkas Ordusu cephaneliğinden tam 100 adet nükleer füze çalınması gerilimiyle başlıyoruz. Bunun gerçek olduğunu düşünmek bile istemiyorum. Bu öğrenildiğinde diğer devletler haliyle bunun terör örgütlerine pazarlanacağını düşünür ve başta ABD, İngiliz ve İsrail ajanları olmak üzere pek çok devlet ajanı da Moskova sokaklarına çıkar. Moskova sokaklarında bir Türk ajanı (MIT) da –Ertan Göreç- vardır. Tabi yazar da Türk olduğu için kitabın kilit noktası bizim Ertan’ın etrafında dönecekti. Okurken de beklentim buydu aslında o yüzden şaşırmadım ama böyle olması doğal biraz da. Tabi yanına da Sonya karakteri gelecek ki onun gelişi de dikkat çekici. Haliyle bunlara eklenecek düşmanlar ve hem kaçan hem kovalayan hem av hem de avcı olan bizimkiler yapacakları hamleler ile Rusya özelinde bir kader birliği yapacaklar ve gidişatı belirleyecekler. Aynı zamanda iş birliği içinde oldukları kişiler de olacak. Evvela şuradan başlamalıyız ki, Rusya’da Igor Pavlechenko adında birisini tanıyarak başlıyoruz kitaba. Kendisi BM-40 adında Kızıl Ordu’ya ait tam 100 tane nükleer başlık taşıyan silah kaçırıyor ve bunu pazarlıyor. Moskova’daki bu görüşme sonrası yakın zamanda Rusya Devleti de kanalı aracılığıyla bu füzelerin çalındığını ve dikkat edilmesi gerektiğini tüm dünya ülkelerine yaptığı açıklamayla duyuruyor. Akabinde diğer dünya ülkelerinin istihbarat servislerinin tepkilerini de öğrenme şansımız oluyor. Mesela İngiltere bu terör saldırısını yapacak olan ve füzeleri alanın IRA olduğunu düşünüyor. Mossad ise Filistin’in kendilerine yönelik bir saldırı yapacağını düşünüyor. Bu kısım biraz komik gelse de Filistin’in gerçekte El Fetih kampında eğittiği ajanları düşününce ve kitabın da Milenyum öncesi kaleme aldığını düşününce yazarı sorgulamadım. Alman haber alma servisi BND’de de işler karışır ama onlar daha çok Bosna Hersek ve Hırvatistan gibi ülkelere yönelik bir şey olacağını düşünürler. CIA ise daha akıllıca düşünerek Ortadoğu üzerine gönderilecek veya IRA, Sırp Çeteleri yahut pkk gibi örgütlerin eline geçeceğini düşünüyor. MIT ise yukarıda da bahsettiğim gibi Ertan Göreç adındaki,35 yaşında ve 25 yaşında hizmete başlamış elemanını göndermeyi düşünüyor. Onun da vinç operatörü sıfatıyla inşaat şirketi üzerinden gelmesi ve onu karşılamaya gidenlerin bile kimliğini bilmemesi, yurt dışına torpille tatile geldiğini zannetmeleri iyi bir detay. Sonya karakteri ise karşımıza evvela Almanya’dan gönderilen BND ajanı Alfred Müller ile karşılaştığında çıkıyor. Alman istihbaratı Yuri Dunayev adında birini arıyor ancak adam ağır biz kaza geçiriyor. Yerine baba kızı öldürmek isteyenlerin hedefinde olan kız geçiyor. Alman ajanda karşısındaki kadından yani Sonya Dunayev’den şüphe ediyor haliyle. Sonra kaza geçirenin kızın babası olduğunu öğrenince devam ediliyor ki burada daha evvelden yapılan antlaşma yerine kızın yalnızca babasının kurtarılmasını istemesi de inandırıcılık olarak etkili diyebiliriz. Öğrendiğimiz bilgilerden aslında terörist saldırıyı herkesin başka yerlerde aramasının yanlış olduğunu anlıyoruz. Çünkü Rusya yeni halini beğenmemiş, SSCB modeline geri dönmek istemiş ve ikinci bir devrim üzerine şekillenmişti. Sonya’nın babası ise bunu istemiyor ve buna karşı çıkıyordu. Buradan sonra zaten karakterler de yavaş yavaş oturunca ve şehir hayatına alışınca bizler de kitabın içerisine girmiş bulunduk. Çok büyük bir etki beklememenizi tavsiye edeceğim. Klasik ajan romanlarının dışına çıkamayan ama standardın altına da düşmeyen bir kitap. Kötü bir kitap olduğunu düşünmüyorum. İyi okumalar dilerim..
Lenin'in Mangası
Lenin'in MangasıOsman Aysu · İnkılap Kitabevi · 199840 okunma
·
301 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.