Uzun zamandır öykü kitabı okumadığımı farkettim. Farklı ve güzel bir öykü kitabı ile buluşmuş olmanın mutluluğunu yaşıyorum.
Dokuz öykünün, dokuzu da birbirinden güzel. Biraz sıradışı kurguları, sade duru anlatımı ile her bir hikâyenin ardından biraz daha devam etseydi dedim. Konuları hayatın içinden olmakla birlikte biraz fantastik biraz masalsı... Olmaz olmaz da ya olursa tarzında. Yöresel dilin, biraz argoya kaçan ifadeler de hikayelere ayrı bir hava katmış. Okurken o atmosferi yaşatıyor.
Hokka Divit, Cevdet'in Kısmeti ve Kül Tablası hikâyelerini daha çok sevdim.
Son hikayeye kadar da, alıntıları ile kitapta yer alan Kemal Koton''u çok merak ettiğimi itiraf etmeliyim.
Tadı okurun damağında kalacak olan bu öykü kitabını türü seven tüm okurlara tavsiye ediyorum.
da bir gayesi var. Gece balıkçılara, gündüz evsizlere barınak olurlar. En yenisi bir yüz yıllık vardır. Dilleri olsa neler anlatırlardı kim bilir. Sense kalkmış, daha birkaç yıllık ömrünle, yorulduğundan, yıprandığından bahsediyorsun! Hay babam vay...”