Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

GALİNA GRIGORYEVNA KALESNIKOVA - NÂZIM HİKMET 1. Ajan mı, Âşık mı? Nâzım Hikmet 1952 Temmuzunun başında Dünya Barış Konseyi'nin, Berlin'de, Kore Savaşı'na karşı düzenlediği bir toplantıya katılıp Moskova'ya döndüğü zaman göğsündeki ağrılann iyice fazlalaşması üzerine Barvikha Sanatoryumu'na yatırılır. Üç aya yakın bir süre kaldığı bu hastanede onunla iki doktor ilgilenir: Dr. Lidya Ivanovna ile Dr. Galina Grigoryevna Kalesnikova. Hastanedeki hastabakıcı kızların, kadın doktorların birçoğu gibi Dr. Galina da, Nâzım Hikmet'e aşık olur. Bu ufak tefek yapılı, yuvarlak yüzlü, pembe yanaklı, sevimli kadın, iyileşip de giderse ne yaparım diye düşünmeye başladığı hastasının yanından bir dakika bile ayrılmak istemez. Sevgisine pek karşılık göstermeyen Nâzım Hikmet'in hastaneden çıktıktan sonra kendisini aramayacağına emindir. Sonunda, ayrılık günlerinin iyice yaklaştığı bir sırada duygularını şaire açıklar. Bir de öneride bulunur: Nâzım Hikmet, yakında hastaneden çıkacaktır, ama her an yeni bir kalp krizi geçirebilir, yanında onunla sürekli ilgilenen bir doktorun bulunması gerekir. Yaşamını bir düzen içinde sürdürmeli, yediğine içtiğine, dinlenmesine özen göstermelidir. Galina, onunla birlikte yaşamak, hem onun özel doktoru, hem de evinin kadını, sevgilisi olmak ister, ta ki Nazım Hikmetin karısı ve çocuğu İstanbul'dan gelene kadar... Bu açık, içten, özverili öneri Nâzım Hikmet'e de uygun görünür. Bunun üzerine, Yazarlar Birliği, Dr. Galina'nın şairin özel doktoru olarak görevlendirilmesini sağlar. Bu özel doktor, yedi yıl, Vera Tulyakova aralarına girene kadar, Nâzım Hikmet'le yakından ilgilenir, evini çekip çevirir , ilaçlarını verir, yemeklerini düzenler, dinlenmesini ayarlar, yolculuklarına birlikte gider. Dr. Galina’nın yanında olması, Nâzım Hikmet'i, birkaç kez ölümden kurtarır. Nâzım Hikmet, 1960'ta Vera Tulyakova ile yaşamını birleştirince bu düzen de bozuluverir. Dr. Galina, gençliğinin yedi yılını verdiği, karşılık görmeyen büyük bir aşkla bağlandığı Nâzım Hikmet'in evli olduğunu, karısını, oğlunu çok sevdiğini biliyordur. Birlikte yaşadıkları ev onların fotoğraflarıyla doludur. Münevver Andaç'ın çıkıp gelmesine hazırlıklıdır. Bir gün bu beklenti gerçekleşirse şairi, karısına ve çocuğuna bırakıp köşesine çekilecektir. Ama şimdi bambaşka bir durumla karşı karşıyadır. Nâzım Hikmet'in kendisinden otuz yaş küçük bir kadınla yaşamasının ölümüne yol açacağını biliyordur. Doktoru olarak bu ilişkiye karşı çıkışı bundandır. Ayrıca seven bir kadın olarak da çılgına dönmüştür. Nâzım Hikmeti bırakmamak için epeyce direnir. Dr. Galina’nın kendisine adanmış yıllarını, özverisini düşündükçe ne yapacağını, onun nasıl gönlünü alacağını bilemez Nâzım Hikmet. Sonunda çözümü birlikte yaşadıkları yıllarda elde ettiği her şeyi ona vermekte bulur. 7 Ocak 1960 günü Moskova 2. Devlet Noteri'nde yetkili uzmanlarca hazırlanıp değerlendirilen uzun bir listeyle Nâzım Hikmet, "Volga M 21 - Limuzin modeli - 957 çıkışlı” otomobili ile nesi var nesi yoksa, kitaplarından tablolarına, çalışma masasından çatal bıçağına kadar, her şeysini Dr. Galina'ya verir. Dokuz aylık kirası önceden ödenmiş olan Peredelkino'daki daçayı da ona birakır. Kendisi, Moskova'daki apartman katında oturacaktır. 3 Haziran 1963'te Nâzım Hikmet ölünce cenaze merasimi için Moskova'ya gelen Münevver Andaç'la tanışan Dr. Galina ona şairin 10 Eylül 1959'da hazırlanmış olan vasiyetini verir.'' II. Yedi Yıl 8 Ağustos 1917'de Sverdlovsk kentinde doğar. Sovyet Devrimi'nin başarıya ulaştığı tarihle aynı zamanda, 1917'de dünyaya gözlerini açan Galina, sosyalist kültürle yetişir. Kendisini okutan ve doktor olmasını sağlayan devletine-sisteme sıkı sıkıya bağlı olan Galina; bazı çevrelerce, Stalin dönemini eleştiren Nâzım Hikmet'i izlemek üzere görevlendirilen bir polis şefi ya da KGB ajanı bir doktordur. Bu suçlama ve varsayımlarla ilgili olarak somut veriler yoktur. Nâzım'la Galina arasında başlayan duygusal yakınlaşma ve aşk sonrası; Galina’nın Nâzım'ı çok kez KGB'den koruduğu da bir gerçektir. Genç bir kızken faşist Hitler işgaline karşı Büyük Anayurt Savunması'na (İkinci Dünya Savaşı) yurtsever bir asker olarak katılır. Savaşta büyük özverilerde bulunur. Perm Tip Enstitüsü'nü bitirir. Kalp ve damar doktora ihtisasını Moskova'da yapar. Fransızca eğitimi alır . Resim ve müzikle ilgilenir. Nâzım Hikmet'le, çalıştığı Moskova yakınlarındaki Barhiva Sanatoryumu'nda 16 Mart 1953'de tanışır. Nâzım Hikmet'i şu dört dizesiyle biliyordur: "Ben yanmazsam Sen yanmazsan Biz yanmazsak- Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa' Nâzım Hikmet, ona ‘Lanet olsun hasta oldum' der. Görünüş olarak Türklere pek de benzetemediği bu adamın, hafif kırlaşmış, açık renk dalgalı saçları, yumuşak bakışlı renkli gözlerine ve mükemmel sohbetine vurulur. Nâzım Hikmet'in 'Benimle geliyor musun? Yoksa gelmeyip beni ölüme mi terk ediyorsun?' sorusunun ardından 7 yıl sürecek bir birliktelikleri başlar. 1960'a kadar Nâzım Hikmet'in Sovyet devletinin resmî doktoru olarak ona hizmet eder. Nâzım Hikmet'in Moskova'da bulunan mezarını hiç ziyaret etmez ve Nâzım'ı hep yaşarken anımsamak ister. Galina, Türkiye'nin Nâzım'ı hâlâ vatandaş olarak kabul etmemesini de anlayamaz ve “Dünya şairi ve barış savaşçısı bir insanla övünülmesi gerekli” diyerek de Türk yöneticilerini eleştirir.
143 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.