Sadizm-in kurucusu olan beyfendiBazılarınızın - özellikle yazarı tanıyanların, hele hele '120 days of Sadom' u izleyenlerin yüz ifadesini görebiliyorum yazarın ismini duyunca. Ama bana göre çok yaratıcı ve farklı birisi. Aşırıya kaçıyor, tamam ama bazen yazdıklarında aşırı mantık görüyorum. Gerçek var ve bu gerçekler bazen yüzleşmek istemediğimiz türden. Bu kitabı biraz daha soft ama diğer malum kitabında da aslında insan doğasını gözler önüne seriyor tüm çıplaklığıyla. Bu biziz aslında. Hepimizin içindeki vahşilik. Kanıtı mı?
1974. Abramoviç - sanatçı bir deney yapıyor. 6 saat boyunca hareketsiz kalıp hiç bir şeye tepki vermiyor deney boyunca. Masaya 72 nesne koyuyor ve buraya gelenler istediği şekilde kullanıyor nesneleri. İlk başta masum başlayan deney, 6 saatin sonunda tokat ve diğer şiddet eğilimlerinin savunmasız insana yapılması ile bitiyor. Bu insan doğamızı ispat ediyor. O yüzden 'ıyyk ' yapacağına bazıları bununla barışsın. Güzel kitaptır vesselam.
Bir çok konuyla ilgili düşünceleri var yazarın : siyaset, toplum, aile, din ve s.
Aşk için söyledikleri en hoşuma giden :
Aşk nedir ki? Bence güzel bir nesnenin özelliklerinin bizim üzerimizdeki etkisinin sonucudur; bu etkiler bizi harekete geçirir, bizi alevlendirir; bu nesneye sahip olursak memnun oluruz, ona sahip olmamız mümkün değilse umutsuzluğa kapılırız. Ama bu duygunun temelinde ne vardır? Arzu. Bu duygunun sonrasında ne gelir? Delilik. Bu nedenle sadece amaca yönelerek etkilerinden korunalım. Amaç o nesneye sahip olmaktır: harika! Bunu başarmaya uğraşalım ama aklımızı kullanarak; ona sahip olur olmaz da ondan faydalanalım; aksi taktirde kendimizi teselli edelim: bu nesnenin binlerce benzeri, hatta genellikle daha iyisi bu kaybımız konusunda bizi teskin eder; her erkek, her kadın birbirine benzer: sağlıklı bir düşüncenin etkilerine direnebilecek tek bir aşk yoktur. Ah!Bizi bu hislerin sonuçları arasına gömüp, başka hiçbir şey görmeyecek hale getiren, sadece bu delice tapınılan nesneyle var olmamıza neden olan bu sarhoşluk ne büyük aptallıktır! Bu mudur yaşamak? Yaşamın bütün güzelliklerinden, kendi isteğimizle vazgeçmek değil midir bu?'