Gönderi

sahafın sakalları
kelimelerin, sizi en fazla yaralayanlarının,karşınızdaki kişinin ağzından,kendinize doğru fırlatıldığında,söylendiği anda ruhunuzun perişan olduğunu zannetmek gibi bi yanlış bilmeyi ,karşınızdakinin sizi,sizden olanı,sizle ilgili olanı bir başkasına anlatırken kullandığı ,belki içinde bir gram incitici sözcük bile geçmeyen cümlesinin etkisini saniye saniye içinizde malesef büyüttükçe,başta bahsedilen yanlış bilmeyi düzeltiveriyor insan. bilinmeyenlerin,bilinenlerden çok olduğu başka bi hayatın, yaşayan,capcanlı varlığını sürdürdüğü ,anıların en nihayetinde eşyayla birlikte ve "Şey"lerin kalıntıları içinden geçivererek çıkan ,bilinenlerin içinde olupta ,bilinenin ,bilen tarafından bilinmezmiş gibi izah edilmeye çalışılıyor olması,izah edicinin ya bilmeyi,bilineni unutmak isteği,ya hafızasına çekmeye çalıştığı dikenli tellere takılan "Şey"leri ruhunun ellerini kanata kanata tellerden kanırtarak çıkarma çabası,ya aklının kenarında çöreklenmiş korku kuyularının içinde hâlâ berraklığını koruyan bi acı su pınarından ağzına değiveren buruk tadı hatırlayarak kuyunun dibine çakılıp korkuya yenilmesi,ya zaman kavramının gelişli gidişli boşluğundan yararlanarak, eğip bükerek aynı anda hem doğruyu hemde yalanı zamana postalarayak ayrışımsızlık yaratıp ,muallaklığın o müthiş efsununa inanıp zamanı belirsizliğe gömmesi,ya öfkenin o hırçın ,o şedid,insana titreme vererek canlılığını hissettirme içgüdüsünün dışa vurumundan alacağı güç isteğinin baskın çıkması ,ya boşvermişlikten,ya da belki boşvermiş olduğunu hissettirmek için kurulan kelimelerin ardı ardına oluşturduğu cümlenin bir bütüne dönüşünce amma garip bi anlama yoğrulmasına müsade etmesinin nedeni, ya ları bolca kullanmak için insanın hayal gücüne gerek kalmadan sınırsız malzeme verir olmasının sebebi ,kendinizle ilgili kurulan cümlenin ,cümle içinde geçen sıfat ve zamanların sizi yaralayıcılığının nedenleri her ne kadar yukardakiler bile olmamakla birlikte,nihayetinde kendinizle ilgili paylaşılan sözcüklerin ağırlığını hissetmek,muhatabınızdan size yönelmiş onlarca kem sözden daha sarsıcı olabiliyor.en azından hatırlatmasına neden olabiliyor,tabi unutabilmek gibi lükse sahipseniz "hatırlamak" kelimesi geçerli olur,zaten umutamazsanız ,unutamamışsanız,hatırlatmaya gerek de olmaz,çünkü onlarla yaşıyorsunuz demektir.diğer herşeyi hatırladığınız gibi elbette,herşeyi. odanın,koridorun,yada neye benziyorsa dükkanın içine girer girmez ortalığa yayılan bayıltıcı nem ve küf ve ıslandıktan hemen sonra kokusu kötü bi şekilde değişen odun parçasının burna verdigi bozuk masif koku gibi,ortalığa dizilmiş degil ,serilmiş onlarca kitap arasında sakalları beyazı çok, siyahı az haliyle biçimsizlik örneği olarak birçok dalda birçok yarışmaya aday olabilicek bir surat . Çay bardakları oraya buraya heryere değil, mikro yağışların bir üst sokakta yağmura neden olup hemen yanındaki bir sokağa damla düşürmemesi gibi abuk sabuk ,yağmura bakakalanlarla,yağmurdan bi haber güneşten yanan diğer sokak komşularının saflıklarıyla tanrının dalga geçtigi gibi ,dükkana girenlerde kendilerini bu şaçma sapan bardak dizilişinin ilizyonu içinde üstüne tek damla yağmur düşmeyen saşkınların eblek bakışları gibi dükkanı süzer,gelenleri şaşırtmak için sıralanmış olabileceğini düsündürecek kadar insan beynini meşgul edip ancak ondan sonra etrafa bakınabilinirdi.inanmazsınız,bazı bardaklar nerdeyse küllüğe dönüşmüş,bazıları içindeki geçmiş haftadan,haftalardan kalmış şekilde tortulaşmış çay öbekleriyle doluydu bardakların.kendisine bakılmasını istemediğinden belki,dükkanın içinde benzer başka absürtlüklerin yanında ,çay bardakları özellikle dikkatimi çekmişti.cam bardakları seven insanlar tanımış,çay seven insanlar sevmiş,cam bardakla çay içenleri daha da sevmistim. rafta agaç bardaklarda göze çarpıyordu.ne işe yarayacaksa.yada yarıyorsa,bilmiyorum.ağac bardaktan içtiğin çayı yada kahveyi başkası yıkadıktan sonra,ne anlamı kalırdı ki.o bardağı yapan elle o bardaktan içen dudağın buluşmalarından sonra başka bi elin her ikisini de ,eli ve dudağı bardaktan silercesine yıkamasına katlanmak,anlamı kendinizce çok büyük anların arasına sıkışmış,anı mahveden anların durumu gibi degil midir.tabiki saçmalıyor olmalıyım,olmalıyım da ne demek,bildiğin saçmalıyorum yine.oraya gelinceye kadar ooo ,ooooo.fakat sahafın agaç bardakları cam bardakların aksine anormal bi temizlik içinde parlıyordu.sevgilileriyle buluşmaya hazırlanan genç kızlar gibi süslenmiş püslenmiş duruyorlardı,proustun çiçek açan genç kızlarında sayfiye yerinde gözüne kestirdiği bir grup kız arkadaşın çıtı pıtı hallerinden bahsederken gösterdiği özeni elbette gösteremesemde,güzellik vardı ortada ve yola çıkmaya hazırdılar. adam sanki zamanı unutmuş gibiydi.vardı,evet,orda karşımdaydı,ama yok muydu,varlığı bize açıktı da kendisine mi kapalıydı?Varlığını yoklukla imtihan eden deliler gibi,yaşadığı hayatı, hayat sanan akıllılar gibi. suratını kaldırınca ,kaybettiklerini nerdeyse sakal sakal saydırcak ızdırablı bi yüz,sakallarının uzunluğu kadarda keder akıyordu o yüzden. Kaybetiklerini bir isimde cisimlendirmek yerine,yaşanmamış bir hayatın saniyeleri olarak degerlendirince belki doğru anlamış da olabilirim.Suratında bir adet degil,milyonlarca sakal vardı.sanki bir sakaldan çıkma,bir tohumdan çıkma bol yapraklı ağaclar gibi.o ilk sakal,o ilk sakalın meydana çıkışı,o ilk sakalı meydana çıkartan;önce bi yoktu belkide,yokluğun içinde bi var,sonra bir isim, bir göz,bir saç,bir dudak,bir savruluş,bir arayışın tene dönüşmüş hali,bi halin ruha bürünmüş şekli ,bi bekleyiş, bir an,bir zamandı,bi yazıydı belki galü beladan gelme ,bi eski hayattı,bi anımsama,bi gülüşün önceki hayatındaki gözyaşıydı ve büyüyüp çoğaldıkça dalları yapraklardan görünmeyen ağaçlar gibi,suratı sakaldan görünmez olmuştu. her beyaz sakal kılının denk düştüğü yaşanmamış bir mutluluk anına denk geliyor ,siyahlarında sadece yaşanmış mutluluk anlarına denk düsüyor olması neden olasılık dışı olsun,hayat bu,bilinmez. hiç bilmedigim bir zamanda ,hiç tanımadığım bir sahaftan ,sonunu hiç bilmediğim,ve anlaşılan öğrenemeyeceğim bir kitap aldım.Sahaf beni unuttu. Ben sahafı unuttum demek isterdim,ama ben ne sahafı unuttum,ne sakallarının biçimsizliğini ,ne de sakallarının oluşumuna neden olan anın başlangıcını.Nası unutabilirim ki,hergün aynaya bakıyorum ya.
·
271 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.