Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

400 syf.
4/10 puan verdi
·
7 günde okudu
Ben, hayatın bir mağlûbuyum anne
"Hiçbir şeyden memnun olmamaya mahkûmdum." Sy 281 Yazardan arka arkaya okuduğum 4. kitap da nihayet bitti. Kitaba başlamadan önce biraz dizisini izledim ve iyi ki de öyle yapmışım. Kitap boyunca Kenan'ın bestesi olan Siyah Yıldızların dinleyeni mest eden büyüsünden bahsetmiş yazar, dizi de çalan Toygar İşıklı'nın Gecenin Hüznü isimli melodisi ile kafamda daha iyi canlandırdım müzik ve hikayede ki uyumu. Yazar okuduğum her kitabı gibi bunda da çok duygusal bir hikaye kurgulamış. Özellikle sonlara doğru çok dokunaklı, naif dialoglar vardı. Özellikle Lamia karakterini o kadar naif, o kadar kırılgan betimlemiş ki yazar kelimelere dokunsam harf harf kitaptan aşağı döküleceklerdi sanki. "Sen gelince eve güneş girmiş gibi oluyor." Sy 214 Kitap her ne kadar Kenan ve Lamia'nın aşkını anlatıyor gibi olsa da aslında Lamia'nın başına gelen travmatik olayları anlatıyor. Yazar nasıl bu kadar dokunaklı hikayeler yaratabiliyor anlaması güç doğrusu. Buraya kadar kitabın olumlu yerlerinden bahsettim şimdi birazda neden kitaba 4 puan verdim onu açıklayayım. Kitap da Lamia'nın başına gelenler yenilir yutulur cinsten değildi. Buzdağının görünen kısmında Kenan ve Lamia'nın imkansız aşkı görünse de görünmeyen kısmında anlatılanlar hafife alınacak konular değil, bir de görülmek istemeyenlerle anlatayım kitap da anlatılanları. Hüseyin Kenan babasını kaybettikten sonra dayısı Saip paşanın yanına taşınıyor, Avrupa'ya gidiyor okumak için ve çok başarılı bir keman virtüözü olarak İzmir'in Bozyaka köyüne geliyor. Tabi eski masum, utangaç Kenan yok artık, Avrupa, karakterinde derin yaralar açmış. Bozyaka'ya gelince Nermin ile tanışıyor. Nermin evli bir kadın ve Kenan ile bağ da bahçe de kaçak aşk yaşıyor ve gören olur da laf yapmasınlar diye 15 yaşında ki komşusu Lamia'yıda yanında getiriyor. Kenan ilk başta Lamia'ya çocuk gözü ile baksa da (kendisi 35 Lamia 15 yaşındadır) daha sonra içinde bir şeyler kıpırdanıyor bu kıza karşı ve daha sonra Nermin'i bırakıp bu kız ile birlikte oluyor, hatta 15 yaşında ki kız ile ilişkiye girip Lamia'nın hamile kalmasına sebep oluyor. Tabi hamile kaldığını öğrenen Lamia'nın amcası adı çıkmasın diye apar topar Kütahya'daki biladerinin yanına gönderiyor. Orada da amcasının kızı başka bir adamla birlikte oluyor, kocası öğrenince 4 çocuğunu bırakıp intihar etmeye giderken Lamia amcasının kızına acıyıp suçu üstleniyor ve o adamla ben birlikte oldum diyor amcasına. Tabi amca kızının kocası Rasih herkese şapur şupur bize yarabbi şükürmü diyip Lamia'yı odada kıstırıp karımda çocuklarımda amcan da umurumda değil diyip Lamia'ya tecavüz etmeye kalkıyor, Lamia amcasının silahı ile Rasih'i vuruyor ve serbest kalıyor. Tabi yine herkes durumu öğrenince bu amcası da Lamia'yı hacı hoca arkadaşının yanına gönderiyor. Yaşını başını almış 50 yaşında ki adamlar bu 16 yaşında kucağında bebeği ile ortada kalmış kız ile evlenmek için sıraya giriyor. Lamia bunların arasında yakın arkadaşı Makbule'nin ihtiyar babası ile imam nikahı kıyıyor. Sonra bu emekli binbaşının İstanbul'dan doktor akrabası Vedat geliyor ve o da evli olduğunu bile bile Lamia ile birlikte olmanın planlarını kuruyor. Lamia Vedat'ın evinde yakalanınca imam nikahlı eşi de evden kovuyor ve Lamia Vedat ile kucağında kızı İstanbul'a gidiyor. Bu arada Kenan dayısının komşusunun yakın arkadaşı Cavidan ile evleniyor ancak aradan yıllar geçse de Lamia'yı unutamıyor ve sonunda onsuz yaşayamayacağına inanarak Cavidan ile boşanır ancak Lamia'nın Vedat ile evleneceğini öğrenir ve kaçınılmaz sona yaklaşır. Kitabı okurken o kadar daraldım ki, evli barklı insanların başkaları ile kaçamak yapmalarını imkansız aşk diye hüzünle okuyoruz. Hadi kitap günümüzde yazılmış olsa dizilerden, filmlerden ilham alınmış diyeceğimde neredeyse 100 sene evvel yazılmış bir kitap, eğer kitap da anlatılanlar gerçekten yaşanılmışsa günümüz eskilerden daha edepliymiş. 16 yaşında kucağında bebeği ile kalmış bir kıza yardım etmek değil de yaşlı başlı erkekler bu kıza hala sahip olmaya çabalıyor, okurken çok sinirlerim bozuldu, çok sıkıldım, çok daraldım. Son olarak bir kaç şey daha söylemek istiyorum. Yazar Rus romanlarına özenip kitabı kalınlaştırma telaşına düşmüş. Bu yüzden tam 90 sayfa Kenan'ın kasabada köylülerle üzüm muhabbetini, hikayeye katkısı olmayan havadan sudan muhabbetlerini okuduk, 200 sayfa Lamia'nın hikayesi, 150 sayfa da Kenan'ın bunalımlarını okuduk. İyi de aşk bunun neresinde kaldı? Baştan Lamia ve Kenan'ın aşkını kısa tuttuğu için son sayfalarda ki aralarında geçen naif aşk sözcükleri bana hiç samimi gelmedi çünkü o aşkı başlarda üstünkörü anlatıp gereksiz detaylarla boğuyor bizi yazar. Keşke diğer kitapları gibi kısa ve öz olsaydı, çok daha iyi bir aşk romanı çıkabilirdi ortaya. Ben kitabı okurken çok sıkıldım, çok fazla rahatsız oldum, Lamia'nın başına gelenler çok fazla gözüme battı ancak inceleme yapan arkadaşların bir çoğu çok duygusal bir aşk hikayesi okuduklarını yazmışlar, acaba ben sansürsüz tam metin mi okudum bir benim mi gözüme battı olanlar anlamadım...
Dudaktan Kalbe
Dudaktan KalbeReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 20186,6bin okunma
·
1.144 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.