Aynlmaya Verilen Tepkiler Bağlanma fenomeninin gerçekten var olduğu, en net şekilde bağlanma süreci kesintiye uğradığında veya durgunlaştığında gö rülür. Dâhil olduğumuzu ve bütünleştiğimizi hissettiğimiz süre ce, bağlanma sürecini doğal bir akış olarak kabul ederiz. Bu bağı kaybettiğimizde, ancak o zaman kimi ve neyi kaybettiğimizi fark ederiz. Saniyeler içinde şiddetli bir içsel çalkantı hissederiz.
Küçük çocuklarda ayrılma, hemen, stresli bir durum ve terk edilme korkusu yaratır. Anne gözünün önünden gitse, çocuk he men huzursuzlaşır, ağlamaya ve protesto etmeye başlar. Bu dav ranış, annede çocuğa dönme itkisini tetikler. Annenin göz önün de olması, onunla beden teması kurma ve sesini duyma çocuğun korku duygularını sakinleştirir. Çoğu anne de bağımlı konumda ki çocuğundan ayrıldığında kaygılı ve huzursuz olur.
61 FRANZ RUPPERT Yani, çocukların en çok kaçınmak istediği şey, anneden uzun süreli bir ayrılmadır. Ayrılma, çocuğun farklı duygusal süreçler den geçmesine yol açarak aşırı bir duygusal sıkıntı yaratır. Anne lerinden ayrılan çocuklardaki bu duygusal süreçler Bowlby (1998) tarafından gözlemlenmiş ve nerdeyse her zaman aşağıda ki sırayla olduğu bulunmuştur:
• Korku ve panik: Çocuğun ayrılmaya ve anneyle olan bağın yakın gelecekte kaybedilme tehlikesine karşı ilk tepkisi korkudur, bu nedenle çocuk onu yeniden getirme umuduy la bağırıp ağlar. Yalnız bırakılan bir çocuk büyük bir korku yaşar, ölümcül bir korku. Vahşi doğada yavru hayvanların annelerinin koruması olmadan öleceğini düşünürsek, bu korku duygusunun varoluşa dönük aşırı bir tehdit yaşantı sında kök bulduğu barizdir.
• Öfke ve hiddet: Çocuğun anneden ayrılmaya ikinci tepkisi, bu yalnız bırakılmanın öfke ve hiddet şeklinde protesto edilmesidir ki bu davranış da annenin geri dönmesi için bir başka taleptir. Eğer anne geri dönmezse,.çocuk beyhude bir şekilde protesto eder ve bir süre sonra durur.
• Umudunu kesme ve duygusuzluk: Üçüncü aşama çocuğun anneyle yeniden temas kurmak için önceki çabalarından yorulup bitkinleşmesi ile belirginleşir. Sessizce ağlar, sızla nıp iç çeker ve sonunda kendini ayrılığın acısına gömer. Bu evrede çevresine giderek daha az tepki verir, çocuğun için deki yaşama isteğinin ölmesi ve aşın bir depresyona girme si tehlikesi vardır.
Bu duygusal umutsuzluk ve içe dönme evresini, genellikle be dendeki duygusal ve ruhsal acının somatize edilmesi izler. Duy gusal acı, fiziksel acıya dönüşür; fiziksel gerginlik, kramplar şek linde ifade edilir ve zaman içinde de kronik hastalık olur (göğüs daralmaları, süreğen baş ağrıları, sırt ağrıları gibi). Duygusal acı nın kökenleri, artık bilinçli farkmdalıkla ulaşılamaz durumdadır;
bir doktor veya fizyoterapistten yardım alındığında, bu tür acılar da sadece kısa dönem bir rahatlama beklenebilir.