Taylor'un çalışmalarında hayali arkadaşları olan ve olmayan çocuklar arasında çok az istatistiksel farklılıklar ortaya çıktı. Ama bu farklılıklar pek de beklenen yönde olmadı. Büyük ve tek çocuklar, küçük kardeşlerden daha çok hayali arkadaş sahibi oluyorlardı. Hayali arkadaş sahibi olma eğilimi gösterenler: dışa dönük çocuklar, az TV seyredenler ve kitap okuyanlar; göstermeyenler: utangaç olanlar, çok TV seyredenler ve kitap okuyanlar. Başkalarının hayali dünyalarına dalanlar, hayali arkadaş yaratma ihtiyacı duymuyorlardı. Aslında bir çocuğun hayali arkadaş sahibi olup olmaması şansa bağlıydı. Hayali arkadaşlar düş gücü yüksek, kafası karışık, üstün zekâlı çocuklarda daha az görülmekteydi.
(...) Aslında hayali arkadaşlar dâhilik veya delilik işaretleri değillerdir. Hayali arkadaşları olan çocuklar, diğerlerine göre daha parlak zekâlı, yaratıcı, utangaç veya çılgın değillerdir. Hayali arkadaşlar bir travma veya sıkıntı neticesinde oluşmazlar ve bir hastalığı işaret etmezler. Bazı çocuklar bu arkadaşlarla yaşamlarındaki bazı sorunları çözmeye çalışırlar, bazıları bununla eğlenirler.
Taylor, çocukların sevdikleri ve canlı biçimde bağlandıkları hayali arkadaşların bile hayali olduğunu bildiklerini ortaya çıkardı. Çünkü çocuklar genelde düşsellikle gerçekliği ayırabilirler ve bunu kolayca yapabilirler. Hatta bu konuda açıkça fikir beyan edebilirler.
Sayfa 54 - Gün Yayıncılık, 2012.