Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

523 syf.
10/10 puan verdi
KIYAMET EMEKLİSİ: AZİZ
İnsan hiçbir şeyin eksik olmadığını düşündüğü zaman aslında içindeki bir boşluğu, bir eksikliği tanımlıyor her zaman. Çünkü insan kendisini hiçbir zaman tamam kılamayacak, kendisini bir bütün olarak göremeyecek, beyni sürekli önüne başka bir ben çıkartarak onu parçalara bölecektir. Ancak bazı insanlar var oldukları günden beri böyle bir çabanın içine girerler, kendilerini tamam kılmak için her şeyi yaptıkları gibi birçok şeyden de vazgeçerler, içindeki benliklerini bir bütün kılıp yek kalmak isterler ve bir ömür bu yolda ilerleyerek emekli olurlar, işte bunlara kıyamet emeklisi diyebiliriz. En azından Şule Gürbüz’ün iki ciltlik Kıyamet Emeklisi romanından benim anladığım kıyamet emeklisi kişisi budur. Kitabın ikinci cildi ilk cilde göre daha geniş bir çerçevede ilerlemiş. İlk ciltte hep Aziz’i ve Aziz’in kafasının içinde, gönlünde geçenleri görürken ikinci kitapta Aziz’in en yakın arkadaşı Nuhu, karısı Tevhide, oğlu Adil ve kızı Alev’in de iç dünyasını görüyoruz. Bu karakterleri de yakından tanıyoruz. İlk cilt Erzurum’da geçerken ikinci ciltte yer İstanbul. Kitabın başlarında Aziz’i daha sıradan bir insan gibi görüyoruz. İlk kitapta yaşadığı onca şeyle durulmuş durumda Aziz ya da durulduğunu sanmakta. Düzenli bir memuriyet, bir, ev ve çocuklara karışmış bir aile babası. Ama Şule Gürbüz usta kalemini konuşturarak bir anda okurun dikkatini Nuhu’nun üzerine çekiyor. Nuhu’nun hayatını öğreniyor ve onu daha yakından tanımaya başlıyoruz. Yazarın Nuhu’yu bu şekilde tanıtması da okurun Aziz’in evlendikten sonraki kendisini daha iyi anlamamız içindir. Aziz daha evliliğinin ilk gecesinde hayal kırıklıkları yaşarken Nuhu’ya sığınır ve ondan sonrada uzun süre ondan kopamaz. Hatta bazen Nuhu ona mürşitlik bile yapar ama Hilmi Baba’nın boşluğu hiçbir şekilde dolmaz. Aziz’i içindeki boşluklarla, tekrar dizginlenemeyen ben’leriyle savaşırken buluyoruz tekrar. Hilmi Baba’yı özler ve onu bulmak için Erzurum’a döner. Arayış. Umulanın bulunmaması. Sonrasındaki varoluşsal bulantılar. Dini öğeler ve İslam dinine bağlı, onun öğretilerini tasavvufla yoğurarak çekilen varoluşsal sancılar sanırım bu kadar anlatılabilirdi. Sartre’nin Bulantı kitabındaki varoluşsal sancıların Aziz’in çektikleri ve bu uğurda yaptıklarının yanında ne kadar sönük kaldığını dikkatli okuyucular hemen fark edecektir. Aziz’in değişen hayatı olurken içi hala aynı kalması, hatta daha da kalabalıklaşarak anlaşılmaz bir hal kazanması onu iyice ümitsizliğe düşürür. Çocuklarına iyi bir baba olamaması, iyi bir koca olamaması beraberinde başarısızlık duygusunu da hisseder. Tevhide’yi daha yakından başlıyoruz. Daha sonra oğlu Adil’in babasından ne kadar etkilendiğini görüyoruz. Yine de kendisini en iyi anlayan kızı Alev olur. Kitabı okudukça insanın okuyası gelse de okunması zor bir kitap diyebilirim. Uzun paragraflar, monologlar, durum antlım ve betimlemeleri, psikolojik tahliller ve psikolojik durum anlatımları yer yer son derece yorucu olabiliyor. Yine de yazarın hiçbir konu ve durumu zorlamamış olmasına hayran kalmamak elde değil. Konu kendiliğinden akıp gidiyor, geçişlerden nasıl geçtiğinizi fark ettirmeden kendinizi başka bir durumu okurken bulabiliyorsunuz. İlk cildin incelemesinde yazarın kendisini çok övmüş olsam da o kadarıyla yetinmek istemiyorum. Ciddi anlamda çok güçlü bir kalem, çok güçlü bir durum anlatıcılığı, çok güçlü psikolojik tahliller yapmış Şule Gürbüz. Bazı yazarları sabırla hazmede ede okumak gerek. Araya başka kitaplarda katmamadan devam eden okuma serüvenlerine çok rahat Şule Gürbüz’ü de ekleyebiliriz. Muhteşem iki ciltlik bir roman. Beklemeden sabırla okuyun ve okutun.
Kıyamet Emeklisi - 2. Cilt
Kıyamet Emeklisi - 2. CiltŞule Gürbüz · İletişim Yayınları · 2022215 okunma
··
1.635 görüntüleme
Çalıkuşu Habibe okurunun profil resmi
Emeğinize sağlık. Güzel bir inceleme olmuş. 👌
GökHan okurunun profil resmi
Teşekkür ederim ☺️
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.