Ön yargımı bir kenara bırakıp Nermin Yıldırım ile tanıştım bende. İyiki de tanışmışım.
Davranış ve söylemlerin arka planlarını yani psikolojik sebeplerini anlatan kitapları hep sevmişimdir zaten. “Ev” de öyle bir kitap.
Çocukluğundan beri yaşadığı hiçbir evde kendine yer bulamayan, kendini hiçbir yere ait hissedemeyen ama ısrarla da kendine ev aramaktan vazgeçemeyen, aykırı, aksi Seher’in hikayesi.
Aslında bir ‘yol’ hikayesi aynı zamanda. Hiçbir şey sebepsiz değildir ve her şeyin bir zamanı vardır. Yol ve yolculuğun insana sunduğu süssüz güzellik. Çıkarsız dost omzunun gizli gücü. Kendi iç dünyana döndüğünde, farkına vardığında gelen iç huzur. Ayağını uzatıp dinlenebilmenin ya da içten sorulan ‘iyi misin?’ sorusu gibi basit mutlulukların önemi.
Öyle bir kitap olmuş